CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

CEMAL KAŞIKÇI OLAYI…

Suudi Arabistan vatandaşı, The Washington Post yazarı, gazeteci   Cemal Kaşıkçı, nişanlısıyla S.Arabistan İstanbul Büyükelçiliğine  gitti. Nişanlısına  “  Dışarı çıkmazsam, arkadaşlarıma haber ver,” dedi.

 Cemal Kaşıkçı, mevcut yönetime muhalif bir gazeteciydi. Hatta gazetede  yazdığı bir makalede yönetimi  “ Kutsal şehir  Mekke’yi Las Vegas’a çevirdiniz!” diye eleştirmişti.

Cemal Kaşıkçı içeri girdiği  sırada , Suudi Arabistan’dan kalkan iki özel uçak, İstanbul’a inmiş içinden kara gözlüklü, kara valizli, bazı esrarengiz tipler getiriyordu.   Bunlar İstanbul Atatürk Havaalanına indiler, iki  kara   minibüse binip  hemen  büyükelçiliğe geçtiler, bir kaç bardak çay içip (!) , işlerini gördükten sonra    kara valizleriyle Suudi Arabistan’a döndüler.

Bunlar gide dursun, Cemal’in nişanlısı  elçiliğin kapısında  bir müddet daha bekledi, bekledi, Cemal çıkmadı. Sonunda, kapıdaki görevliye sordu. Görevli de  içerideki görevliye sordu,  

İçeriden “çıktı” haberi geldi.

Çıkmamıştı. Çıksaydı  görürdü.  Endişelendi durumu  hemen  Cemal’in dostlarına  bildirdi.

Cemal’in dostları  hemen elçiliğin kapısına geldiler. Konsolostan açıklama  beklediler. 

AB , açıklama bekledi. The Washington Post  açıklama bekledi. Dünya basın ve medyası  açıklama bekledi… Herkes açıklama bekledi…

Konsolos, açıklama olarak  bir  tv ekibine birkaç konsolun, dolabın kapaklarını açtı, çekmecelerini çekti.

Büyükelçi açıklama olarak  bazı dolapların kapaklarını  , çekmecelerini açtı. Boş dolap ve çekmeceleri göstererek ; “  İşte bakın, Cemal yok,” dedi. 

Meraklılar  güvenlik kameralarındaki görüntülerini izlemek istedi.

Konsolos, bu defa da “ Maalesef kameralarımız bozuk” diyerek ayak diredi.

Açıklama baskısı altında kalan konsolos  dinlenmek üzere  evine, rezidansına gitti.

Türk personellere de  evinize gidin dinlenin, dedi.  Onlar da “  Bayram değil seyran değil, acaba  bize neden izin verildi?  şeklinde beyanda bulundular. Ancak televizyonlar , elçilikteki “ kayıp gazeteci” haberlerini vermeye başlayınca   izin değişik bir  anlam kazanmaya başladı.

Konsolos , üç gün boyunca evinden dışarı çıkmadı.

Başkan Erdoğan, olayın  Türkiye üzerinden yapılan  bir hain operasyon olduğunu anladı.  Suudi’ye ;  “çıktıysa, güvenlik kayıtlarını verin.  Çıktı diyerek öyle kolay kurtulamazsınız. Çıktıysa ispat edin”,dedi.

Trump , adam yerine koymadığı Suudi Kralından  iş olsun diye,  kerhen bir açıklama istedi.  Kral  yaşlıydı. Diyecek bir kelime bulamadı. Yanındaki oğlu Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a  ‘’N’ettiniz ulan koca adamı?”  anlamında  baktı.

Selman, olağan şüpheliydi.  Selman, başındaki kefiyeyle ağzını örtüp, başını yana çevirdi. 

Trump,  orta yerde herkesin içinde ,  veliaht prense hitaben   burnundan soluyarak ,boğuk bir sesle ;” Bana daha çok para lazım,daha çok para!  Yoksa bir başınıza bırakırım sizi  çöl ortasında ! Sizi çöl aslanlarına yem ederim,” demişti.

Bunun üzerine  veliaht prens  , on bir prens,bazı bakan ve  zengin iş adamlarını hile ile  Riyad ‘daki Ritz Carlton oteline getirip “ Ya paranız ya canınız !“ diyerek göz altına aldırtmıştı.

Suudi ,  muhalif  gazeteci  Cemal Kaşıkçı, Hulusi Saffetinden istifade ile elçilik binasına  çekip  içeride yok etmişti.  Bu hareket ile güya   Türkiye’ye  operasyon çekilmişti.

Ülkemizde misafir olan bir gazetecinin  yok edilmesine üzüldük !

Ey Suudi !  Araplar da Türkler de misafirperverdir ancak  Türkler  sizler gibi  ev sahibine ihanet etmezler, yedikleri çanağı kirletmezler…

Soframızı kirlettiniz.  Sizinle hesaplaşacağız!..

 

    

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
CEMAL KARABAŞ Arşivi