Zaman geçer gider
Zaman geçer gider. Akarsuların akması hiç durmaz. Akarsu kir tutmaz. Çalışan demir pas tutmaz. Bütün bu sözlerde hiçbir şeyin durağan olmadığı, her bir şeyin hareket halinde olduğu anlatılır. Ama şairin dediği gibi her nesnenin bir bitimi var elbette.
Günü gününe yaşarken insanlar birbirlerini kırıp-dökerler. Hisler dünyasında kaleler dikilir ümitlerden. Kaleler yıkılır. Gönüller kazanılır, kırılır, kaybedilir. Ama hayat da her şey gibi bitecektir.
Dostluklar, yakınlaşmalar, sevgiler, tutkular, aşklar yeşerir gönüllerde. Kırılmalar, kırgınlıklar, pişmanlıklar, kin, nefret, düşmanlık, savaşlar yaşanır irili-ufaklı. Çekişmeler, didişmeler, rakibin başarısını önleme çalışmaları, başarmak için harcanan çabalar ve hayat geçip gider, zaman geçer gider.
Xxxx
İnsan her şeyi, her hali bildiğini sanır. Hiç eksiği yok sanır. Kendini hep mükemmel sanır ve gösterir.
Ünlü bir gazeteci ve edebiyatçımız çalıştığı gazetede bir arkadaşının ölümü üzerine yazdığı bir güzelleme-mersiye yazısında ilginç bir cümle yazmıştı.
Bir başka arkadaşının annesi ölmüştü. O arkadaşı annesi öldüğü günden beri hep kek ile besleniyor, asla kahvaltı yemiyordu. Neden diye sormuşlar, o da şöyle demiş.
-Peynirin, zeytinin nereden alındığını, alınacağını bilmiyorum. Onun için.
Xxxx
İnsan her şeyi bildiğini sanır, en azından işini en iyi kendisinin yaptığını üşünür. Fakat bazen insan peynirin nereden alınacağını dahi bilmeyebiliyor. Şaşılacak şey, ama şaşılacak bir şey değil.
İnsan felsefe ile meşgul olduğunda yeryüzünde kendini tanıtmış tüm düşünce adamlarının hangi konuda ne düşündüğünü bilir ama, toplu taşıma aracına binmek için akbili nereden, nasıl alacağını bilmez.
Küçük şeyler denilen bir çok şeyi büyük adamlar bilmeyebilir. İlgi alanı dışında ise insan en küçük, basit bir konuyu da bilmeyebilir. Ayıplamak gerekir mi? Asla.
Xxxx
Çok ünlü ve şimdi de çok ünlü bir gazetecimiz bir gazetenin Yayın Müdürü. Gazetenin atılım yapması, daha çok satması hedefleniyor. Okuyucuya hediyeler, ikramlar verilme dönemi. Farklı bir şey vermek, ilgi çekmek gerek. Tüm yazıişleri kadrosu toplantıda. Herkes fikirlerini söylüyor.
O dönemde Bedreddin Dalan belediye başkanı mavibüs diye otobüsleri maviye boyatmış, bir kart icat etmiş. Herkes o kartla otobüse biniyor ve şehriçi ulaşımda vatandaşa bir ucuzluk sağlıyor bu kart. Mavikart.
Ünlü gazetecimiz tüm dünya siyasetine hakim. Uluslar arası ilişkilerde isabetli çözümlemeleri var. Yurtdışı seyahat onun için mavi kartla halk otobüsüne binmek gibi sıradan.
Toplantıdaki gazetecilerden biri
-Efendim mavi kart verelim okurlara kuponla diyor.
Ünlü gazetecimiz hiçbir şey anlamamış, zihnine bir heyula düşmemiş. Mavi kart nedir diye sormuş.
Alt kademedeki gazeteciler açıklama yapmışlar. Türkiye’de İstanbul şartlarında Belediye Başkanı, toplu taşıma, iktisadi geçim şartları derken uzunca bir izahata dönüşmüş toplantı.
Ünlü gazetecimiz yine de mavi kart nedir anlayamamış. Bu kartın okura verilmesi durumunda okuru neden bu gazeteci aldıracağını izah edememişler.
-Başka bir şey düşünün demiş ünlü gazete yönetmeni.
Yani benin bildiğim bir şeyi düşünün demek istemiş.
Xxxx
Böyledir hayat. İnsan her şeyi bildiğini sanır. Ufukları geniş olanlar ayaklarını bastıkları yeri görmeyebilirler. Çok bilen çok yanılır demiş atalar. Her şeyi bilmeyin yahu. ‘Ben bunu bilmiyoru’ demek de bir fazilettir, erdemdir.