RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Yiğidi kamçısı

Siyasi liderimizin ağzından duyduğumda 10 yaşlarındaydım. Borç yiğidin kamçısı derken ne demek istediğini de, bunu neden söylediğini de ayırt edecek yaşta değildim. Sonra taksit kelimesini sıkça duyar oldum. Borç ve taksit. Ardından senet, çek, vade sözlerini de duyarak öğrendim. Yiğidin borcunu vaadesi geldiğinde  ödeyememesi halinde temerrüde düştüğünü öğrendiğimde artık lise öğrencisiydim. Hangi sözle hangi durum anlatılmak isteniyor farkına varır olmuştum.

Sonra iktisad diye bir ilim dalı olduğunu, o ilim dalının da küçük ölçekli ve büyük ölçekli (mikro-makro) bölümlerinin varlığını hayat tecrübeleri ile öğrendim.

Derken iktisad ilmiyle ilgi terimlerim artıyordu. İstihsal(üretim) istihlak (tüketim) tebadül (değişim) paylaşma, bölüşme, kear-zarar, bütçe, cari açık, cari olmayan bütçe açığı. İhtiyaç, gereklilik, lüks tüketim maddeleri, eşyası, ticaret, iç ve dış ticaret derken iktisad bilimi okumadığım halde yüzlerce terim öğrendim. İktisad kelimesi yerli olduğu için ondan bir banallik sezen Batı müstemlekesi beyinler, iktisaddan vaz geçip yerine economy demeyi tercih ettiler. Neyse ki kelimeyi Türkçe söyleyişe uygun yazıp okudular. Ekonomi.

 

Xxxx

 

Sonra iktisad felsefesi adı verilen bir ilim alanı daha varmış meğer. Ona da batılı bir elbise giydirdiler. Economy politic. Türkçe söyleyiş ve yazışla ekonomi politik.

Meğer dünyadaki tüm savaşlar aslında para, servet, maden, yer altı-yerüstü varlıkları ele geçirmek için yapılmamış mı? Ama ayıp olmasın diye her savaşa dini, milli, insani bir görünüm verilmiş. Fiyakalı isimler bulunmuş her bir savaşa. Hilal-Haç savaşları da meğer aslında ekonomik amaçlarla yapılmış. İpek yolu ticaretini ele geçirmek için Haçlılar kiliselerde adamları eğitip, gazlayıp Müslümanların üzerlerine salmışlar. Müslümanlar da İstanbul’u fethederken bile Bizans’ın servetini ele geçirmek için savaşmış. Laf çok. Hangisine inanırsan.

 

Xxxx

 

Şimdi sizi  11 yıl öncesinde bir habere götürmek istiyorum.

Emekli Büyükelçi Taner Baytok Dış Politikada bir nefes adlı kitabı sebebiyle büyük iktisad purofesörü  Mehmet Ali Kılıçbay ile tartışmak zorunda kalmışlar.

Taner Baytok, İrlanda yöneticilerinin Osmanlı Padışahına gönderdikleri  teşekkür mektubunu da göstermiş basın mensuplarına. Bir fotoğrafta görülüyor. Taner Baytok kitabında 1847 yılında irlanda’da patates kıtlığı yaşanması üzerine Osmanlı iki gemi dolusu patatesi İrlanda halkına ikram olarak göndermiş iddiasını ortaya atmış.

Kılıçbay da o tarihte Osmanlının İrlanda’ya kadar gidecek güçte ve donanımda gemisi yoktu diyor.

Kılıçbay bu işe o kadar bozulmuş ki, o tarihte Osmanlı’nın daha patates üretmediğini de ileri sürüyor.

 

Xxxx

 Padşah 1. Abdülmecid İrlanda’ya bin pound yardım etmiş ve patates göndermiştir. Ama İngilizler gemilerin geçişine izin vermeyince gemiler yüklerini gizlice Droheda limanına boşaltmışlar.

İrlanda ileri gelenlerinin imzasıyla Osmanlı’ya teşekkür belgesi, İngiliz Büyükelçisi tarafından Babıali’ye verilmiştir.

Erol Mütercimler de o tarihte Osmanlı’nın gemileri odluğunu, isimleriyle, tonajlarıyla açıklarım demiş.

 

Xxxx

 

Kılıçbay bir Osmanlı erdemine inanmak istemediği için, Osmanlı hep kötü olduğu için bu olaya ısrarla karşı çıkıyor ve hayır böyle bir şey olmamıştır, olamaz diyor.

İnsanların beynini istila ettiğinizde, o purofesör de olsa artık müstemleke insanı, aydınıdır. Milleti için faydalı bir şeye liyakati kalmaz.

 

 

<