RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Yazarların aşkları

İnsanlar yaşarken yakın çevresi tarafından ölçülüp-biçilir ve çoğu defa olumsuz değerlendirilir. Ama o yazar, edebiyatçı, düşünce adamı ölüp gittikten sonra yaşadığı aşkları, sevgileri, tutkuları okurlar için bir hazine değerine bürünür. Yahya Kemal-Celile hanım; Peyami Safa-Nebahat aşkı iki ayrı kutupta yaşanmış aşklardır. Yahya Kemal , Celile hanıma şiirler yazmış ama öğrencisi Nazım’ın karşı çıkmasıyla onunla evlenememişti. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal’in başka aşklarından da söz eder ama 
‘Kirpikleri süzgün, o ihanet dolu gözler
Dikkatle bakarken bile bir fırsatı gözler’ mısralarını yazdığı Celile hanıma tutkusu büyüktü.

Xxxx

Ahmet Haşim Namık Kemal ile yaşdaştır. Evlenme yaşı gelmiş ama bir türlü evlenmiyor, sözleniyor, nişanlanıyor sonra da hiçbir sebep yokken evlenmekten vaz geçiyor. Çünki kendini çok çirkin buluyor ve kendisine evet diyen kızdan şüphe ediyor. Bu beni aldatacak diyor. Nişanı, sözü bozuyor. Güzel karşılıklar aldığı bir kızla buluşmaya da Namık Kemal’i gönderiyor. Nasıl olsa beni görünce beğenmeyecek diye.

Xxxx

Sezai Karakoç ile Cemal Süreya’nın bölümlerindeki bir hanıma aşık olmaları da meşhur bir hikeayedir. İddiayı kaybeden Cemal Süreya Süreyya’nın tek y’sini bu konuya kurban vermiştir.
Cahit Tanyol 93 yaşında aşk romanı yazdı diye onun hakkında hayat öyküsü yazanlar bu konuyu özellikle açığa çıkarırlar. İnsan yaşıyorsa, nefes alması, yemesi, içmesi, uyuması konuşması yadırganmıyor ama aşık olması, aşktan söz etmesi kınanıyor.

Xxxx

Nebahat iyi bir kadındı. Kültürlü, irfan sahibi, okumayı-yazmayı seven, akıllı, zeki bir kadındı.Ama bencildi. Kendini bir güneş olarak görüyor ve kimse için değil sadece kendisi için doğuyordu. Onun ışıltısına aldanan çevresindeki erkeklerin her biri kendini özel hissediyordu. Aslında Nebahat olta atıyordu. Kimileri, ekserisi oltaya geliyordu erkeklerin.
Nebahat’in kötü huyları çok sonraları açığa çıkıyordu. O sevilmeyi değil sevmeyi seviyordu. Yeni tanıştığı bir erkeğe aşık oluyor, ona akla hayalegelmez yakınlıklar gösteriyor, erkek onun farkına varmadığı sürece bu ilgi devam ediyordu. Ama erkek bu ilgiden haberdar olup da oltaya gelirse, ‘ben de seni’ dediğinde sır bozuluyordu.
Bu defa o erkeğe kötülerin kötüsü davranırken bir başkasına aşık olup onun için hesapsız fedakearlıklara devam ediyordu. Sonra bir gün Nebahat öldü.

Xxxx

Peyami Safa kendini yetiştirmiş bir Türk aydını, edebiyat alanında ve düşünce alanında eserler vermiş ve adeta kılasik olmuştur. Cumhuriyet Gazetesi’nde çalıştığı, yazdığı sırada  Nebahat onu ziyarete geldi. Nereden icap etmişti, bir konuyu mu konuşacaktı bilinmez ama bir gün Peyami Safa’yı ziyaret edeceği tutmuştu.
Okur-yazar ilişkisi hep olagelmiştir. Ama Nebahat sonra bir daha, sonra bir daha oltayı atıverdi. Peyami bey sonunda niye ben demekten vaz geçti ve tüm ihtiyatı elden bırakaraj e peki dediğinde kaybetti.


Xxxx

Peyami bey Nebahat ile evlendi. Nebahat son derece hırçın, saldırgan, suçlayıcı idi. Peyami bey onu hiç mutlu edemedi. Kavgalar, hastalıklar, evi terk etme tehditleri ve kimikere terk etmeler ve ölüm. Günün birinde Nebahat öldü, Biricik oğlu Merve de öldü. Aradan çok zaman geçmeden Peyami safa da öldü. Kimi aşklar öldürür, çoğu aşklar da ayaktatutar, hayata bağlar, günü ışıtır, yüzü güldürür.

Xxxx

Beni kim arkadaşlarım Peyami safa’ya benzetirler. Ben de ona benzemekten şeref duyarım. Ama Nebahat’a yazdığım mektupların aslında Peyami Safa’nın yazdıklarıyla aynı olduğunu çok sonraları fark ettim. Çünki Nebahat aynı Nebahat idi. Sonra günün birinde onu öldürdüm ve Altıntepe mezarlığında defnettim. Aralıklarla mezarını ziyaret edeceğimi vaat ettim. Ama o kadar acı çektirdiki Peyami beye mezarını ziyaret etmeye bile yanaşmak içimden gelmiyor. Sen öldün Nebahat.

<