Volkan Demirel'in Sağ Ayağı
Derbi klasik başlamıştı. Galatasaray atak oynamaya çalışan, Fenerbahçe savunandı. Her zaman olduğu gibi topun arkasındaydı sarı lacivertliler. Fener’in tek planı defansdan çıkacak uzun toplarla Lens’i buluşturmaktı. Bunu ancak ilk yarının bitimine iki dakika kala yapabildiler. Topla buluşan Lens Alper’e şut atacağı pası yapamayınca pozisyon oluşmadı. Lens’e ayak uydurması beklenen Alper’in de sesi soluğu kesilmiş gibiydi.
Galatasaray ev sahibi olarak baskılıydı ama bal yapmayan arı gibiydiler. Etkili gibi görünen ama skora yansımayan bu çaba 24-27 dakikaları arasında parlamasına rağmen maçın gidişatını değiştiremedi. Şener’in anlamsız hatasında önce Yasin sonra Podolski’ye geçit vermedi Demirel. Sonrasında Selçuk golü denedi ama kaleyi tutturamadı.
İlk devre biterken tablo şöyleydi:
- Galatasaray sonuç gelmesede baskılı gözüktü.
- Eren klübede olunca sarı kırmızılılar sanki 4-6-0’ı oynadılar. Defansın arasına girecek forvetleri yoktu çünkü.
- Tudor kürkçü dükkanına geri dönen Tilki misaliydi. İtalyan usulü 3’lü defansdan 4’lüye dönmüş, Podolski’yle Sneijder’i yeniden 11’e monte etmişti.
- Podolski-Sneijeder ikilisi Kjaer-Skirtel-Topal-Souza karesinin içinde kapana kısılmış gibilerdi.
- Fener topun arkasında savunmayı iyi yaparken, ileriye gitme konusunda dibe vurdu.
- Atıf-Persie tercihleri Fenerbahçe’nin en zayıf halkasıydı ilk yarıda. Yoksa Advocaat Volkan-Sow ikilisi ile mi başlamalıydı karşılaşmaya? Fener ikinci yarıya muhakkak Sow ya da Şen ile başlamalıydı.
- Tek planı Lens’e uzun top atmak olan Fenerbahçe bunu yapamayınca, ilk yarıyı sıfır pozisyonla kapadı. Alper’de Lens’e gerekli koridorları açamadı ilk kırbeş biterken.
Sabreden Eden Derviş
İkinci yarı neredeyse ilk yarının fotokopisiydi. Galatasaray atmaya, Fenerbahçe yememeye oynuyordu yine. Teknik adamlar ilk yarıdan memnunlardı ki her ikiside aynı kadrolara devam demişlerdi. Oysa ki Derdiyok sarı kırmızılılara ilaç gibi gelebilir klasik forvet yapısıyla Kjaer-Skertel’i yorabilir, Podolski ve Sneijer’e boş alanlar yaratabilirdi. Tudor seksen’e kadar bekledi bu değişiklik için.
Fenerbahçe’yi tek plana mahkum eden Advocaat’ın yapacağı yegane hamle ise ikinci bir planı, yani B opsiyonunu devreye sokmasıydı. Bu da Lens’in kanadına ikiz bir kanat atraksiyonunu yaratmasından ibaretti. Atıf ile tökezleyen sol kanadın canlanması Sow veya Volkan’ın bu kanada konması Galatasaray defansının dikkatinin dağılması anlamına gelecekti. Üstelik Sabri’nin ekstra yorulması işi başka yerlere götürebilirdi. Volkan ilk çeyrek biterken, Sow’sa Eren’le aynı dakikada oyuna dahil oldu.
Maçın en kritik anı Bruma’nın yerine oyuna giren Rodriquez’in şutuydu. Altmış sekizde oyuna giren Hollanda’lı oyuncu Volkan’ın ellerine değil ama sağ ayağına takılmıştı adeta. Bu kaçan gol ya da Demirel’in sağ ayağıyla kornerle biten atak maçında dönüm noktası oluyordu derbide.
Oyunun ofans hariç her alalnında pür dikkat oynayan Fenerbahçe takımı Eren’i pasifize ederken, B planı işe yaradı. Bu planın hedefinde her iki kanattan yapılacak ortalarda takımın uzun oyuncularını gol için devreye sokmak vardı . Kanatlardan gelişecek doğal ataklarda o uzunların kafasıyla meşin yuvarlağı buluşturmak fileleri sarsmak anlamına gelecekti. İşte o uzunlardan Joseph De Souza’nın olağanüstü kafasıyla gelen golle kendilerine bir anda başka bir hedef belirlemiş oldular. Artık hedef lig ikincisi olup Şampiyonlar Liginde mücadele etmekti.