ÜSTÜ KALSIN / Mekşufe Hanım'ın Beş Kelimesi
İstanbul Radyosu’nun ilk kadın spikeri Mekşufe Ekeman vefat etti.
19 Kasım 1949 tarihinde yayına başlayan radyonun açtığı sınavı aktör Kemal Küçük’ün kardeşi Selahattin Küçük ve Tarık Gürcan’la birlikte kazanan Ekeman 1924 yılında Üsküdar’da doğdu.
Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1943-46 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde okudu, ama bitiremedi.
Çalışma hayatına öğretmenlik ve tercümanlık yaparak başlayan Ekeman’ın hayatının dönüm noktası spikerlik sınavı.
Rahmetli Mekşufe Hanım, kendisiyle yıllar önce yaptığım röportajda o dönüm noktasını şöyle anlatmıştı:
“O günlerde yayına yeni başlayacak İstanbul Radyosu’na sınavla spiker alınacaktı. Ağabeyim Fikret Minisker Ankara Radyosu’nun ilk teknisyenlerindendi. Aileden radyoya ilgi var. Spiker arandığını öğrenen annem beni teşvik etti. 200 adayla sınava girdim. İki erkek, bir kadın spiker alınacağını biliyorduk. İlk gün ses sınavından geçtim. O gün Temmuz’un 25’ydi. Okuduğum metni hatırlıyorum. O metin ‘Dün gazeteciler bayramıydı.’ diye başlıyordu. İkinci gün mülâkat sınavına girdik. Jüride Emel Gazimihal, Nurettin Sevin ve Refik Ahmet Sevengil vardı. Sınavı ben ve rahmetli arkadaşlarım Selahattin Küçük’le Tarık Gürcan kazandık.”
Ekeman, radyoda ilk anonsunu yapacağı gün, yayına girmeden önce koridorda anonsu onlarca kez tekrarlar:
“Mikrofon karşısındaki ilk sözlerim ‘Necmi Rıza Ahıskan’dan şarkılar dinlediniz.’den oluşan bu beş kelimeydi. Sonraki anonsum da ‘Aziz Şenses’ten türküler dinleyeceksiniz.’di.”
MİKROFON VE CİDDİYET
İlk haber okuduğu gün de heyecanlanır Mekşufe Hanım.
Heyecan, hayatiyet demekti onun için:
“Yayınlarımız hep canlıydı. Canlı yayınlarda başka türlü hayatiyet vardı. Canlı yayındaki konsanstrasyon bence en büyük performans.”
Ve bir de geniş kitlelere hitap etmek tutkusu.
Ekeman o tutkuya da şöyle paragraf açmıştı:
“Mesut Cemil Bey o tutkuyu şöyle tanımlardı: ‘Siz yayında madeni bir şeyin önündesiniz. Onun arkası meçhul. O meçhulü siz yavaş yavaş kendinizce bir şekle sokarsınız. O insan yüzü olur, size bakar, size kızar, sizinle alay eder, hapsine katlanırsınız. Ama yine de o maden parçasının önünde yayına devam edersiniz.’ Evet öyle. Mikrofon bir tutkudur.”
1960 yılında radyodan ayrılan Mekşufe Hanım 20 sene reklam sektöründe çalıştıktan sonra emekli olmuş.
Yaşamı boyunca radyoyu sanat, müzik, kültür ve aile yuvası gibi gören Ekeman, ayrılsa bile o yuvayı hep güzel anıyordu.
Onunla, dostluğumuz ölene dek etti.
Uzun aralarla da olsa çeşitli vesilelerle birbirimiz arar sohbet ederdik.
Çocukluğumdan belleğimde kalan güzel seslerden Mekşufe Ekeman’a Allah’tan rahmet; çocukları Mustafa ve Fatma’yla torunu Mina’ya baş sağlığı dilerim.