Terazi, kantarın topuzu
Terazi bir denge aleti. Bir tahterevalli aleti. İndir beni hoppacık, kaldır beni hoppacık aleti. İki tarafı oynak, ortası sağa sola kaymayacak şekilde sabit ama aşağı-yukarı hareketli bir alet. Tartı aleti değil sadece. Ama fizik biliminin dışına çıkıldığında, ticari hayatta terazi, bir tartı aleti olarak kullanılıyordu. Fizik yerini elektroniğe terk ediyor. Sayısal-rakamsal tartı aletleri geliştirilince eski kantar, tartı, çengel, askı, iki kefe ve daha bir yığın alet edevat tarihe karıştı.
İnsan davranışlarının ve toplumun dengesi de tartılamıyor, ölçülemiyor olmalı ki kantarın topuzu hemen her alanda kaçıyor. Ölçümlenmiş ve kaydedilmiş bir demir çubuk üzerinde denge sağlanıncaya kadar sağa sola kaydırılan ağır cisme kantarın topuzu deniliyordu bir zamanlar.
Xxxx
Vur deyince öldürmek, mecazı da, ayı yavrusunu severken öldürürmüş mecazı da kantarın topuzunu kaçırmak ile aynı anlamda.
İnsanım neye karşı çıkıyorsa sonradan onun yılmaz savunucusu oluyor.
Çoğunuzun görüp yaşamadığı, bir çoğunuzun da görüp yaşadığı halde unuttuğu haller var. Kadınların, memurelerin pantolon giymeye başladıkları ilk yılları hatırlayınız. Bir kadının pantolon giymesi kıyamet alameti sayılıyordu neredeyse. Sonra dini bütün erkekler, kadınlar pantolonu etek yerine tercih ve tavsiye eder hale geldiler.
Radyo dinlemek, kadın erkekten, erkek kadından şarkı dinlemek asla caiz değildi. Şimdi ne olduğunu herkes görüyor.
Sinemaya gitmek havailik, hafif meşreplşkti, boşa zaman harcamaktı, nefsin peşinden koşmaktı, şimdi Müslümanların sinemaya gitmesinin emri bil maruf nehyi anil münker olduğuna inanılması için çırpınıyorlar.
Eskiden israf haramdı, şimdi İslam’n şanına yakışır olmak için debdebe içinde yönetiyor ve yönetiliyoruz.
Xxxx
Can Dündar’ın mezuniyet günü kutlaması dolayısıyla 13-14 yaşındaki kızların nasıl ağır boyanma yaptıklarını, nasıl cüretkear açık giyim tercih ettiklerini belirtiyor. Dündar, zengin semtinde cinsel hastalıklar mütehassısı bir dostundan aldığı bilgileri sıralayarak gençlikten endişelerini ifade ediyor.
Bunun için geçtiğimiz yıllarda nelere karşı çıkıldığını ve sonra o karşı çıkılanın nasıl vaz geçilmez hale geldiğinin hatırlanmasında yarar var.
Hırvatların icadı, Fıransız modacıların ve dokumacılarının dünyaya çaktığı kıravatı hatırlar mısınız. Müslümanlar, dindarlar buna medeniyet yuları diyordu, takana hakaret ediyor, hatta ucundan tutup çekiyorlardı. Şimdi Diyanet mensupları ve tarikat mensuplarının dini kisvesi. Şaşılacak bir durum değil mi?
Xxxx
Peki neden böyle oluyor diye düşünmek aydının, münevverin, mütefekkirin, muallimin, ilim adamının, dini hizmet veren insanların, terbiyecilerin, düşünce adamlarının işi değil mi? İşleri elbette. Ama o sayılanların her biri siyasi arenada kendine bir paye elde etme peşinde olduğu için, güç odaklarının hoşuna gidecek söz söyleme çabasında ömrünü tüketiyor.
Siyasetçi, sanatçı, edebiyatçı, salon toplantılarında takım elbise ve olmazsa olmaz kıravatlarıyla görünerek, iktidar erkinin hoşuna gidecek birkaç cümle de söyleyebilirse; eh o günü çok kazançlı geçirdiğini düşünüyor sayılan adamlar.
Xxxx
İman edenler neye, niçin iman ettiklerinin farkına varmalı. İman etmenin bir ucunda dünyalık varsa, ortama, zemine uygun inanma durumu varsa, o iman değildir.
Allah’a, onun isimlerinin ve sıfatlarının tecellilerine inanmak. En temel iman rüknü bu. Sonra O’ndan gelen her şeye, Resule, Nebiye, Kitaba, suhufa, kadere, hayır ve şerre, fakirlik ve zenginliğe, O’nun yapacaklarına, iradesine inanmak.
Xxxx
Kantarın topuzunu doğru hareket ettirmek gerek. Terazinin kefesine daha az eşya koyarak daha çok ağırlık göstermek için eşyayı kefeye vurarak koymamak gerek.
Gaziantep’te parmak uçlarıyla hamuru şekillendirilmiş ekmeğe tırnaklı ekmek adı verilmiş. Gerçek anlamıyla son derece iğrenç olan bu isim, mecaz olarak algılandığı için kimsenin midesi bulanmaz. Orada ekmek kilo ile satılırdı bir zamanlar. Terazinin bir gözünde 500 gıram ya da bir kilo ağırlık varken, öteki kefeye ekmek hızla vurularak konulurdu. Terazinin iki horozu bir saniye denk gelir o vurmanın etkisiyle. O anda ekmek kaldırılıp müşteriye verilir. Böylece her tartıda 5-10 gıram çalınmış olur. Uzun hikeaye…