RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Tek tip gazetecilik

Yer yüzünde kim yönetici olursa olsun bir tek amacı vardır. Yönettiği insanları tek tipleştirmek. Tek tipleştirdiği oranda kolay yöneteceğini bilir. Adı ne olursa olsun her rejim, devlet yönetme biçimi tek tip vatandaş üretmek ister. Bu başka insanlar için iyi bir hedef olmasa da yönetici için ideal bir hedeftir.

Xxxx

İktidar kim olursa olsun, basının kendisine eleştiri getirmesini istemez. O hep başarılarının görülmesini, haber yapılmasını, vatandaş üzerinde hükümet hakkında kabul düşüncesi üretilmesini ister. Basın ise fıtratı gereği olumsuzlukları bulup halka göstermek zorundadır. Akıllı iktidarlar aslında bu olumsuzluklara anında müdahale ederek, olumsuzluğu olumluya çevirebilirler. Fakat hiçbir iktidar bu yolu tercih etmez.

Xxxx

Şimdi Türkiye’de 2012 tarihinden beri bir saplantı var. İktidar kendisinden başka herkesi düşman ilan etmiş durumda. Yok saydığı anayasayı eğip bükerek, her kurumu kendi istekleri doğrultusunda çalışmaya ikna etti. Şimdi Yargı, Yasama, Bürokrasi ve basın iktidarın emrinde. Yani iktidar kendi amaçları bakımından son derece başarılı.
Ancak bazı gazeteciler, bazı basın mensupları direnmeye devam etmek istiyorlar. Direndikçe baskılar artıyor. Yasalar sonuna kadar, hatta imkeanlarının dışına taşılarak kullanılarak baskılara mesnet sayılıyorlar. Gazetelerin resmi ilanları kesiliyor, evraklarında bir eksik varsa pire deve yapılıyor, direnişi kırmak için her ceza veriliyor.
Adli mercilere davet edilen, ifadesi alınan, tutuklu hale konulan gazeteci sayısı hem artıyor hem de artmaya devam etme eğilimi sürüyor.
Hükümet, ürettiği düşman kitlenin mali imkeanlarını kesmek için devletin polis ve yargı gücünü istenen biçimde kullanıyor.
Bir takım meslek kuruluşları basın toplantılarıyla tepkilerini, hoşnutsuzluklarını, rahatsızlıklarını ifade ediyor.

Xxxx

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası,  DİSK Basın-İş  bir araya gelip iktidarın basına, gazetecilere yaptığı baskılara karşı seslerini yükseltiyorlar. Bu basın toplantılarında ‘Tek tip gazeteciliğe hayır’ deniyor. Gazetecilerin, basın kuruluşlarının seslerini çıkarmaları güzel bir şey. Ama konuşmacıları dinliyorum. Eleştirilerin, karşı çıkışların arkasına bakıyorum. Mesleki endişeden çok solculuk adına, din düşmanlığı adına olduğunu seziyorum. Çare olarak da saçma bir çare gösteriyorlar. Örgütleşmek gerek, her gazetecinin sendikaya üye olması gerek diyorlar. Sendikaya giren işçi yıllardan beri işten atılıyor. İşten atılacağını bile bile adam neden sendikaya girsin be kardeşim.

Xxxx

Tüm gazeteciler sendika üyesi olsa bile dediğim dedik diyen bir iktidar karşısında yapılacak bir şey yok.
Anayasa askıya alınabiliyorsa, kanunlar benim savcım ve ötekinin savcısı elinde başka sonuçlar veriyorsa, bir mahkemenin salıverdiğini, öteki aynı gün tutukluyorsa, ilkeler yoksa, kurallar rafa kalkmışsa tüm çalışanlar kendi iş kollarında sendikalı olsa ne yazar.

Xxxx

İnsanlara hedef gösterirken o hedefin gerçekleşebilirliğini, gerçekleşmesi halinde ne getireceğini iyi bilmek gerek. Sendikalı olmak hükümetin gazetelere baskısını azaltmaz.
Tek tip gazeteciliğe karşı toplantı yapanlara bakıyorum, kendileri tek tip insanlar. İsminde gazeteci, basın olan tüm dernek ve vakıflar bu toplantıları bir arada yapamadıkça, yapılan basın toplantıları da tek tiplerin tek tipe karşı çıkma toplantısı olmaktan öte bir yere gitmez. Bu toplantılarda en çok baskıya maruz kalan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı niçin yoktur anlamıyorum.

<