TECRİT GÜNLERİNDE PUZZLE
Evde karantinaya çekildiğimiz günün ilk sabahı, apartmanımızın kapısına “Şayet dışarı çıkamıyorsanız, ilaç , market ihtiyacınızı karşılayabilirim” notunu iliştiren kapı komşuma gösterdikleri dayanışma için takdir ve teşekkürlerimi iletmiştim.
Durmayıp ertesi gün bu notun resmini “kapı komşumdan manşetlik bir mesaj “şerhiyle Yenigün Gazetesi’ne göndermiştim.
Gazete de mesajı resmime iliştirerek manşete çekmişti.
Örnek bir dayanışma belgesinin gazete yönetimince manşet haber yapılmasına hem sevinmiş hem de üzülmüştüm.
Sevinmiştim; şu günlerde son derece ihtiyacımız olan bu örnek dayanışma mesajını gazete güçlü bir şekilde kamuoyuna sunmuştu.
Üzülmüştüm; mesaj bana aitmiş gibi yayınlanmıştı. Bu haber eczacılık yapan bir hanımefendi ile çevre mühendisi olan eşi genç komşularıma aitti.
Aslında bu karışıklıkta benim de kabahatim yok değildi... Çünkü mesaj sahiplerinin isimlerini belirtmemiştim. Çünkü mesajın yayını için kendilerinden izin almamıştım.
Mesaj , apartmanımız ile karşı apartmanlar çevresinde büyük yankı buldu. Mesajı gören bir üst kattaki bir başka eczacı komşumuz da dayanışmaya katıldı. Selamlaşmayan komşular birbirlerinden hal hatır sorar oldu.
Bugünlerde hükümetçe alınan karar gereği 65 yaş üstü yaşlılar ile 18 yaş altı küçükler tamamen dışarı çıkamıyoruz. Sıkıcı ve bulaşıcı günlerdeyiz.
Sayın sağlık Bakanına güveniyorum güvenmesine de ara sıra fikrim bozulmuyor değil.
Bu sabah pencereden baktım aşağı ; bahar geçiyordu. Tabiatın damarlarında deli kar suları, dereler gibi coşmuş, koşuyor,köpüklenip denize doğru uçuyor.Denizde martılara bulaşıp kanatlarında köpük oluyor.
Sol yanımdaki apartmanın balkonunda sakız gibi bembeyaz çamaşırlar... Çamaşır ipine iliştirilmiş kocaman bir bayrak... Kıpkızıl oluyorum heyecandan; pencereler silme albayrak...
Bugün 23 Nisan...
Yan apartmandaki komşum , daha doğrusu yaşlı kadının bakıcısı yastıkları yıkayıp ipe asmış. Balkonda görünüyor Türkistanlı bakıcı kadın. Annemiz öldü, diyor.
Üzülüyorum; korona günlerinde ölüm habersiz alıp götürüyor. Kimsenin haberi bile olmuyor !..
Bakıcı kadın üzgün. Artık başka bir kapı aramak zorunda. Yatılı hasta bakacak bir sığınak arıyor. Yöneticimize haber verdim. Yöneticimiz ilgilenecek ..
Biraz önce kapımın önünden geçen iki komşu birbirine selam verdi.
Oturmuş pencereden aşağıya bakıyorum. Yollarda kimse yok. Kediler bile kaybolmuş...
Komşumun tembihini unutup market ve ilaç bahanesiyle dışarı mı çıksam ?
Yaşıma başıma bakmayıp kapıda bekleyen koronoya bir tekme vurup , aşağıya, denize mi koşsam ?
Çevre mühendisi olan kapı komşum bir ay kadar önce halı sahada spor yaparken ayağı hafifçe sakatlandı. Şimdi mühendisimiz evden dışarı çıkamıyor. Dört sevimli kedisiyle pencerede oturup hayat arkadaşının yolunu bekliyor.
İlaç şirketleri bazen eczacılara eşantiyonlar verirler. Eczacı hanıma da geçen gün 250 parçalık bir puzzle vermişler. Ne var ki, komşumuzun çocuğu yok.
Kedileri var ama kediler de puzzle oynamayı bilmezler.
Çocuk sesi yok bu semtte. Emekliler semti burası. Emekliler zamanın sonunu bekliyorlar...
Şimdi eczacı hanım elindeki bu “puzzle"ı verecek , içeride canı sıkılan bir çocuk arıyor...
Teşekkürler değerli komşularım…