CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

TECRİT GÜNLERİNDE PUZZLE

Evde karantinaya çekildiğimiz günün  ilk sabahı, apartmanımızın kapısına “Şayet dışarı çıkamıyorsanız, ilaç , market ihtiyacınızı karşılayabilirim” notunu iliştiren  kapı komşuma  gösterdikleri  dayanışma için  takdir ve teşekkürlerimi iletmiştim.

Durmayıp  ertesi gün bu notun resmini “kapı komşumdan manşetlik bir mesaj “şerhiyle Yenigün Gazetesi’ne   göndermiştim.

Gazete de mesajı resmime iliştirerek manşete çekmişti. 

Örnek bir dayanışma belgesinin gazete yönetimince manşet haber yapılmasına hem sevinmiş hem de üzülmüştüm. 

Sevinmiştim;  şu günlerde son derece ihtiyacımız olan bu örnek  dayanışma mesajını  gazete güçlü bir şekilde kamuoyuna sunmuştu.

Üzülmüştüm;  mesaj bana aitmiş gibi yayınlanmıştı.  Bu haber  eczacılık yapan  bir hanımefendi ile  çevre mühendisi olan eşi  genç komşularıma aitti.

Aslında bu karışıklıkta benim de kabahatim  yok değildi... Çünkü mesaj sahiplerinin  isimlerini belirtmemiştim.  Çünkü mesajın yayını için kendilerinden  izin almamıştım. 

Mesaj , apartmanımız ile karşı apartmanlar çevresinde   büyük yankı buldu. Mesajı gören bir üst kattaki bir başka eczacı komşumuz da dayanışmaya katıldı.  Selamlaşmayan komşular birbirlerinden hal hatır sorar oldu.

Bugünlerde hükümetçe alınan karar gereği 65 yaş üstü yaşlılar  ile  18 yaş altı küçükler tamamen dışarı çıkamıyoruz. Sıkıcı ve bulaşıcı günlerdeyiz.

Sayın sağlık Bakanına güveniyorum güvenmesine de  ara sıra fikrim bozulmuyor değil.

Bu sabah pencereden baktım aşağı ; bahar geçiyordu. Tabiatın damarlarında deli kar suları,  dereler gibi coşmuş, koşuyor,köpüklenip denize doğru uçuyor.Denizde martılara bulaşıp  kanatlarında köpük oluyor.

 Sol yanımdaki apartmanın balkonunda  sakız gibi bembeyaz çamaşırlar...  Çamaşır ipine iliştirilmiş kocaman bir bayrak...  Kıpkızıl oluyorum heyecandan; pencereler silme albayrak...

Bugün 23 Nisan...

Yan apartmandaki  komşum , daha doğrusu yaşlı kadının bakıcısı  yastıkları yıkayıp ipe asmış.  Balkonda görünüyor Türkistanlı bakıcı kadın. Annemiz öldü, diyor. 

Üzülüyorum; korona günlerinde ölüm habersiz alıp götürüyor. Kimsenin haberi bile olmuyor !..

Bakıcı kadın üzgün. Artık başka bir kapı aramak zorunda.   Yatılı hasta bakacak bir sığınak arıyor. Yöneticimize haber verdim.  Yöneticimiz ilgilenecek .. 

Biraz önce kapımın önünden  geçen iki komşu birbirine selam verdi.

Oturmuş  pencereden aşağıya bakıyorum. Yollarda kimse yok. Kediler bile kaybolmuş...

Komşumun tembihini unutup market ve ilaç bahanesiyle  dışarı mı  çıksam ?

Yaşıma başıma bakmayıp  kapıda bekleyen koronoya bir tekme vurup ,  aşağıya, denize mi koşsam ? 

Çevre mühendisi olan kapı komşum  bir ay kadar  önce halı sahada spor yaparken ayağı hafifçe sakatlandı.  Şimdi mühendisimiz evden dışarı çıkamıyor. Dört sevimli kedisiyle pencerede oturup hayat arkadaşının yolunu  bekliyor.  

İlaç şirketleri bazen      eczacılara  eşantiyonlar verirler.  Eczacı hanıma da  geçen gün  250 parçalık bir puzzle vermişler. Ne var ki, komşumuzun çocuğu yok. 

Kedileri var ama kediler de puzzle  oynamayı bilmezler. 

Çocuk sesi yok bu semtte. Emekliler semti burası.  Emekliler zamanın sonunu  bekliyorlar...

Şimdi  eczacı hanım  elindeki bu “puzzle"ı  verecek  ,  içeride canı sıkılan bir çocuk  arıyor...

Teşekkürler değerli komşularım…

<