RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Tebessüm bir güzellik

Gülebilmek, şen görünmek, yüzünden tebessüm eksik olmamak genel olarak bir güzelliktir. İnsan başka insanlara en masrafsız şekilde bir şey vermek isterse tebessüm etmesi yeter. Tebessüm sadakadır. Her gün iş yerinde, sokakta, ev içinde karşı karşıya geldiğimiz insanlara tebessümle bakabilmek, zengin bir gönülün, derin bir huzurun belirtisidir. Tebessüm kişiyi sevimli kılar. Bakın çevrenize başarılı insanların neredeyse tamamı güler yüzlü olanlardır.

Xxxx

Peki ciddiyet, vakar, haysiyetli olmak bir işe yaramaz mı. Yarar elbette. Karşınızdaki insanın hürmetini kazanırsınız. Ama bu hürmette biraz korku, çekinme duygusu vardır. İlk fırsatta o hürmeti kaybedebilirsiniz. Size mecbursa kişi o saygısını, korkusunu, çekingenliğini sürdürür. Size bir mecburiyeti yoksa, onun dünyasından çıkarsınız. Ciddiyet ve vakar bir makam sahibi iseniz işe yarar. Çevrenizdekiler, emrinizdekiler sizin vakarınızdan ciddiyetinizden etkilenerek daha az yanlış yapar. Fakat başınıza olumsuz bir hal geldiğinde, özel hayatınızda bir kayba uğradığınızda çok da hayıflanmaz kimse.

Xxxx

Tebessümün miktarını iyi ayarlamak gerek. Bir haber sunucusu iseniz ve bir acılı haber veriyorsanız ve siz haala tebessümünüzü bir kenara bırakmamışsanız bittiniz. O dakikada  sonra tebessümünüz sövmek değerindedir. Ama kimi insanlar var böyle. Yapıları gereği felaketten söz ederken bile yüzlerinin kasları gevşektir.
Yine bir ikilem çıkıyor karşımıza. Acaba bize öğretilenler yanlış mı? Tebessüm vakardan, ciddiyetten daha değerli oluyorsa gündelik hayatta, tebessüm vakardan daha kıymetlidir denebilir mi?
Öyle insanlar tanıyorum ki yüzlerinde hep bir tebessüm var. Kameraya bakarken ve bir insana bakarken hep tebessümleri var yüzlerinde. O tebessüm ile insan ruhunun penceresinden ta içerilere kadar giriyorlar. Sonra o insanı esir alıyor ve kendi amaçları doğrultusunda yönetiyorlar. Bunun adına insan yönetme sanatı diyorlar.

Xxxx

Tebessüm güzel bir hediye, karşımızdakine verebileceğimiz en masrafsız hediye. Üstelik o tebessümle onu fethederiz. Ruh penceresinden içeriye girer onu ele geçiririz. Tebessüm sadakadır.
Hazreti Fatıma’nın (Allah ondan razı olsun)bir hususiyetini dinledim bir erenden. Sadaka isteyene vereceği metal parayı siler ve temizlermiş. Nedenini ise şöyle açıklamış. Sevdiklerimizden, beğendiklerimizden, kendimiz için istediklerimizden infak etmez isek, tasadduk etmez isek, vermez, veremez isek o sadakanın çok sevabı olmaz.

Asıl mesele başkalarının hakkını yememektir. Kul hakkı ile Allah’ın huzuruna gitmemektir. Ama kul hakkı denilen şey öyle hassas, öyle ince bir mesele. Hiç sebep yokken karşılaştığınız adama sert baktığınızda, o adama bir korku ve endişe duygusu uyandırdığınızda o kulun sizin üzerinizde hakkı oldu demektir. Bu kadar ince.
Çevrenizdeki insanlara bir iş yaptırırsanız, küçük işler, teşekkür edip geçtiğiniz işler, ücret ödemezseniz, Allah razı olsun diyerek ödemeyi Allah’a havale ederseniz, o insanların acil ihtiyaçları olduğu halde isteyemezlerse; yandınız.

Xxxx

Kul hakkı gaspla, hırsızlıkla, dolandırmakla, çarpmak ve çırpmakla yendiği gibi, aldatarak, güven vererek, itimad telkin ederek, evliya postuna girilerek, Allah rızası, cennet  öne sürülerek yenilir. Ya da tebessümle fethedilmiş insanların kullanılmasıyla da fevkalade kul hakkı yenir.

Xxxx

Herkes kendini bir boy aynasında izleyebilir. Tebessümlü mü, vakarlı mı, doğrudan kul hakkı yiyenlerden mi, insanların manevi duyguları kullanılarak kul hakkı yiyenlerden mi, tebessümle insanları fethederek gönüllü kul hakkı yiyenlerden mi, bizzat insanın kendis karar verebilir. Tebessümden başka verebileceği olanlar sadece tebessümle geçiştiriyorsa işi, hırsızlık yapıyorlar demektir.

<