STK'lara Düşen Görevler
Sivil toplum yetkililerinin sorumlulukları gün geçtikçe çoğalıyor.
Bu nedenle, STK yetkililerine düşen görev özellikle ekonomi, ekoloji ve sürdürülebilir kalkınmayı irdeleyerek dünyanın geldiği boyutu tartışmaktır. Büyümenin, refahın, fedakarlıkların ve fırsatların topluma adil olarak dağıtılmasını garanti edecek altyapının oluşturulmasında devletlerin, kuruluşların ve bireylerin rol modelleri gündeme gelmelidir.
Enerji de ise; enerji arzı, enerji nakli, enerji tüketimi, güvenliği, sürdürülebilirliği ile nükleer enerji konularında yaşanan sorunlar, çözümler ve geleceğe yönelik görüşler ortaya konmalıdır.
Ekonomiyi ve enerjiyi adam başına gelir gibi gösterenlerin halkın gelirini ve enerji kullanımını göstermediğini varsayarak, entelektüel bilinçle ele almalıyız. Bir başka deyişle geleceği kontrol edecek, ekonomik yaşamı sürdürmenin yollarını aramalıdır..
Kültürlerarası diyalog toplantımızda ise; kültürlerin örtüştüğü, yan yana geldiği noktalara İslam, Hıristiyan, Musevi ve Budist değer ölçülerinin laik bakış açısından bir kesite ulaşmanın ufuk turlarını gerçekleştirmelidir.
Zira biz laikliği, bir özgür düşünce aracı olarak değerlendirmekteyiz. Ve çağdaşlığı, demokrasiyi bir yasa sorunu olmaktan çıkarıp bir akıl ve özgürlük sorunu olarak kabul etmekteyiz.
Kültürel farklılıklarla beraber yaşamak: ortak değerler, ortak kanunlar, anlaşmalar ve deklarasyonlar ile dini ve kültürel anlayış, yaklaşım, uyum ve kalıcı işbirliğinin tesisini gündeme getirmeliyiz. Öte yandan çoğulculuk ve demokrasi değerlerinin geliştirilmesi, din ve devletin ayrılması, insan haklarına saygı, cinsiyet eşitliği, şiddetin dışlanması konularını kamuya anlatmalıyız.
Kadının fiziksel ve entelektüel gücünün üretimden uzakta kalmasına dikkat çekmek istemeliyiz. Ülkelerimizin nüfuslarının yarısını oluşturan kadınlar sistemin dışında bırakarak bir yere varamayacağımızı bilmemiz gerektiğine inanmalıyız.
Dünyanın bugün en önemli birinci temel meselesi gelir dağılımı, işsizliğin oranı ve insanların hangi oranda açlık düzeyinin üstünde veya altında olduğunu bilmesi ve bunu politik söyleme yerleştirmesidir.
İkinci temel konu dünyada belirli yaşam standardına ulaşmayanlar için ne yapılması gerektiğinin araştırılmasıdır.
Üçüncü temel konu ise toplumlarımızın yakın bir gelecekte elini dışarıya açmaması yani muhtaç veya köle olmaması için ne kadar ve nasıl üretmesi gereğidir.
Dördüncü temel konu ise ülkenin bağımsız karar verme gücünün, yabancı kışkırtmaları önleyecek kadar güçlü olmasıdır.
Beşinci temel konu ise ülkelerin geleceğini garanti altına alabilmeleri için eğitimde, öğretimde ve üretimde gelişmiş dünya ortalaması düzeyine çıkaracak insan gücünün geliştirilmesidir.
Yirmibirinci yüzyılın başında bu değer ölçüleri küresel boyutta hayata geçirmemiz gereken kavramlardır.