İBRAHİM GÜLEÇ

İBRAHİM GÜLEÇ

SENİN ESKİ BENİM ESKİ

Hoca'nın ilk karısı ölür, rahmetli olur

Hoca'ysa tek başına perişan halde kalır 

Hiçkimse gelip sormaz Hoca'nın ahvalini 

 Hoca da gurur eder anlatamaz halini 

Bu böyle sürer gider, aradan yıllar geçer 

Üzüntü, elem derken, Hoca biçare düşer 

Evden dışarı çıkmaz inzivaya çekilir 

Karısının yasını kendisine hak bilir 

Merak eder komşular, Hoca'nın yokluğunu 

Karısının ölümü çok üzdü derler bunu 

Toplanır birkaç kişi giderler ziyarete 

Her kim ne sorar ise Hoca girmez sohbete 

Başlarlar teselliye, herkes başka şey söyler, 

Siz güzel söylersiniz, halim ne olacak der 

Söyle ne istiyorsun Hoca derler, çekinme 

Böyle bekar, perişan bakın der şu. halime 

Aman Hoca kolay der, içlerinden birisi 

Yeter ki, sen evet de kolay derler gerisi 

Bakarlar sağa sola bulurlar bir dul bayan 

Ancak derler bu olur Hoca'mızı anlayan 

Götürürler Hoca'ya. kıyarlar nikahını 

Bir anda neşelenir Hoca'nın sıkkın canı 

İlk zamanlar çok mutlu geçer gider günleri 

Ölenler unutulur, yeniler alır yeri 

Fakat çabukça geçer cicim gülüm ayları 

Biri der eski kocam, biri der eski karı 

Bir akşam yine yatar Hoca ile karısı 

Överler eskileri, olur gece yarısı 

Hoca der, yeter artık, uyumamız gerekir 

Benden yana çok geldin, birazcık öte çekil 

Yaptığı dırdırından hanım kıyıya gelir 

Hoca da fırsat bilip aldırmazdan yüklenir 

Kadın bu darbe ile yataktan yere düşer 

Bu yaptığın doğru mu, ne oluyor Hoca der 

Senin eski, benim eski dördümüz bura yerleşti 

Sığamadık bir yatağa, kıyıdaki yere düştü.

<