RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Sade hayat, tatlı hayat

Muhammed Hamidullah beyin kitabında okumuştum. Bu demokrasi bir şeytan düzeni. Demokrasi toplumu cılızlaştırdı.
Ehil adamları arayan, bulan, vazifelendiren bir toplum lazım.
Halbuki Türkiye’de çok partili hayata geçme denemeleri ile sadece hizipçilik yapılabiliyor. Demokrasinin de sadece vatandaşın sandığa gitmesinden ibaret olduğu sanılıyor. Türkiye’de sandıkrasi vardır. Ama demokrasi yoktur. Demokraside şehid olmaz, gazi de olmaz. Demokrasi aynı zamanda din dışı beşeri bir nizamdır. Dini tabirleri demokrasi içinde kullanmak yanlıştır.
Muhammed Hamidullah Fetih Gazetesinde yazılar yazıyordu. Abdullah ağabey onunla da çok iyi münasebet geliştirmişti. Muhammed Hamidullah demokrasiyi sevmezdi. Abdullah ağabey de sevmiyor. Türkiye’deki uygulamaları demokrasi kabul ediyor ve ‘başımıza ne kötülük geliyorsa bu demokrasiden geldi, bu demokrasiyi budamak ve bize uygun hale getirmek gerek’ diyor.
Bir akşam Sultanahmet’te Fetih Gazetesinin yazıhanesinin de bulunduğu evimize akşam yemeğine davet ettim. Said Mutlu ile birlikte bize geldiler. Annem yemek hazırlamıştı. Muhammed Hamidullah eve girip te sade taha sandalyeleri, masayı, basit, sade döşenmiş odayı görünce çocuklar gibi sevindi. ‘Ne güzel, sadelik’dedi. Rahmetli Mehmet Zait Koktu da ‘Evladım sade hayat, tatlı hayat’ der ve bu sözü sık sık tekrarlardı.
Hayatı dinden uzaklaştıran, dünyaya temah eden, her şeyi isteyen doyumsuz insanlardır.

Xxxx

1957 yılında Sözler kitabı Latin asıllı Türk alfabesiyle basıldığında ben de haftalık Fetih gazetemde bazı bölümlerini yayınlıyordum. Bediüzzaman hazretleriyle irtibatımız hep kuvvetliydi. Üstad bana hep dua ettiğini ve selamlarını gönderirdi. Ahmet Aytimur bey -Allah ona rahmet etsin- aramızdaki irtibatı sağlayan kişiydi.
Tevfik İleri Milli Eğitim Bakanı idi. Ben de Fetih Gazetesine keağıt tahsis ettirmek için Ankara’ya gidecektim. Atıf Ural ve Ahmet Aytimur yeni harflerle Sözler adlı eseri yayınlamışlardı. Onu Bakan’a götürmek istiyorlardı.
Salih Özcan, Hüseyin Yananlı- Abdullah Işıklar birlikte yola çıktık. 
Bakan bizi odasına aldı, hal-hatır sordu. Salih Özcan kitabı Bakan Tevfik İleri’ye takdim etti. Bakan kitabı evirip çevirdi, baktı, inceledi. Yüzünde hayret ifadesi vardı.
Keağıt tahsisi meselesini sordu. Ahmet Salih Korur’a söyledik dedik. Bakan başını iki yana salladı, alamazsınız dedi. Celal Yardımcı’ya söylesek dedik, Yok dedi Bakan, onunla da olmaz.
Ama yine de Fetih Gazetesi’ne keağıd tahsisi yapıldı, keağıdımızı aldık.


Xxxx

Ali İhsan Yurt ile Abdullah Işıklar’ın arkadaşlıkları çok eskilere dayanıyor.
. Sönmez Neşriyat’ın kuruluşunda ve daha sonra çalıştırılmasında da beraberler.
Yuşa hazretlerinin makamını ziyarete gidiyorlar 60 ihtilalinden önce. Vasıta yok. Beykoz Kundura Fabrikasının arkasından yürüyerek gidiyorlar. Ağaç yok, yeşillik yok. O arada sohbet ediyorlar elbette.
Ali İhsan Yurt, Medineli Osman Efendi’den duyduğu bir meseleyi anlatıyor arkadaşına.
Medineli Osman Efendi Yuşa hazretlerinin makamını ziyaret etmek için bu ağaçsız bölgede yürürken, aklından, bu ıssız yerde, kuş konmaz-kervan geçmez yerde ne işi varmış Yuşa hazretlerinin diye düşünmüş. Anında ensesine bir tokat gelmiş. Ama arkasına, etrafına baktığında kimseyi görememiş.
İhtilalden sonra oralar şu andaki haline getirilmiş. Ağaçlar, yeşillikler koru o dönemin eseri. Zaten insafla bakılırsa askeri bölgeler dışında ağaçlık alan kalmıyor.

Xxxx
Ali İhsan Yurt şahsına münhasır bir adamdı.orta boyu ve 120 kiloluk cüssesinden ziyade bir Osmanlı bakıyesi engin bilgisi, derin irfanı, farklı anlayışlarıyla dikkat çekerdi. Her mevzuya ilgi duymuş, malumat sahibi olmuş, kendini yetiştirmiş, her alanda kitap toplamıştı.
Başından hiç çıkarmadığı bir beresi ve elinde bastonlu şemsiyesi vardı.  Ali İhsan ile Fetih Gazetesini çıkardığım zaman tanıştık ve bir daha da ayrılmadık diyor.
Uçak purofesörü Ahmet Yüksel Erol Ali İhsan Yurt ile Marmara kıraathanesinde hep beraberdiler. Ali İhsan Yurt’un uçak konusunda bile kendisinden daha fazla bilgi ve malumat sahibi olduğunu söylemiştir. Sönmez Neşriyatta eserler yazdı. Akşemseddin hakkında ve unutulmaz mısralar kitapları onun imzasını taşır. Sönmez Neşriyatın yayınladığı her kitabın naşiri odur.

<