SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / PUTİN'İN 'POTİN'LERİ NASIR YAPIYOR..

Milletvekili seçilebilmek için şansını deneyen siyasete yatkın insanlara bilin bakalım nasıl propoganda desteği verilir. Önce, bağlı bulunduğu siyasi partideki çıtasını yükseltmek için adamı ilahlaştırma taktikleri ortaya sürülür.
“Adamda kurmay kafası var.. Politikanın daniskasını bilir.. Şeytan gibi zeka taşır. Kimse onunla yarışamaz. İnsana papucu ters giydirir. Gibilerden daha bir çok yakıştırma sözleri, çevreye yayan, özel kullanıcılar hep devrededir. Eskiler, bu tip kimselere:  “Pireyi deve gösteren insanlar..” derlerdi. Aynı yakıştırmalar, aynı teraneler şimdi de devam ettiriliyor.. Birilerini cilalıyarak piyasaya sürenlerin tezgahından çıkan bu kimseler, orta oyuncularına benzerler. Hep aynı dili kullanır, politikacı kulislerinde meddahlık rolüne soyulurlar. Hiziplerle yiyecekleri, yıpratacakları insanları sinsi sinsi kemirirken meddahlık maskesine sığınırlar. Milletvekili olduktan sonra rollerini devam ettiren bu tür insanların kafa yapıları hep iflasla sonuçlanır. Ama, toplumun onlara yargısı değişmez. Başından beri gözlerinde büyüttükleri vasıfsız politikacıların aldatıcı yüzlerinin farkında olmazlar.
Gelelim asıl noktaya. Ülkemizde siyaset, belirli bir kesimin “günlük gıda maddesi” haline getirilmiştir. Onsuz hiçbir şey yapılamaz. Hatta geçimlerini buna bağlamış olanları da düşünebilirsiniz. Mahkemelerde, yalancı şahitlik için bu geçim kaynağına sığınan yüzlerce insanı, aramızda “hoş görüyle” barındırmıyor muyuz?
Yeri geldiğinde sokaktaki simitçi bile politik düşünceli olabiliyor. Zabıta müdahalesiyle karşılaştığında kıvrak bir zekayla, kendisinin devlet büyüklerine kaliteli simit sattığından dem vurarak etrafına gözdağı verebiliyor. Dikkatli baktığınızda, bu ve buna benzer örnekleri, yakın çevrenizde hergün görebilirsiniz..
“Aklın yolu birdir..” diyenleri, doğrulamaya kalkarsanız herkes uyanıktır, herkes zekidir. Böyle bir yanınız yoksa, politikacılık sizden uzaktır. Bu durumda, tek söylenecek bir söz vardır:
“Sizler, alaturka takımında değilsiniz.” Aldatıcı tavırlar takınarak, güzel konuşmaya kalksanız da, onlara benzeyemezsiniz. Çünkü, taklit edecek örneği olmayanlar nadiren tekamül ederler. Bunu biz değil, “Plautus” söylüyor. Gene de siz siz olun, yalansız dolansız kalın. Gerekçesini de, “Guiccardini”nin bir sözüyle tamamlayalım.
“Kötüyü taklit eden, önündeki misalden daha ileri gider. Buna mukabil iyiyi taklit eden, önündeki misalin derecesine erişemez..”
Gelin, sade bir vatandaşımızı da, bu eksende tartıdan geçirelim.
Sade vatandaşlarımızın, aklı katıldığı bir konuya muhatap olan kişileri, “En ince teferruatına” kadar araştırma metodları daha akla yakındır.
“Kişiyi nasıl bilirsiniz?” sözünde, politikanın bir anahtar tekniği mevcuttur.
Buna dair bir örneği kolaylaştırma k için önümüzdeki günlere dönelim.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Rusya ziyaretinde Devlet Başkanı Putin’le yararlı görüşmelerde bulunduğunu ve bunun iki ülkenin dostluk değerlerini artırıcı önemde olduğunu açıklamıştı. Aradan iki gün geçmeden Rusya, beklenmedik sürpriz bir kararla Suriye’nin yanında askeri müdahaleye katıldı.
Bu yanıltıcı ve aldatıcı bir politika değil mi?
İki gün önce, Türkiye’ye yakın dostluklarla dirsek temasında dur, arkadan dişlerini göster..
Politika, iyi kullanıldığında dirlik-düzenin, barışın, demokrasinin, özgürlüğün anahtarıdır. Buna karşın ikiyüzlülüğü politikalarına örnek seçenler “Kaş yapayım derken, göz çıkarırlar..”
Büyük şapka, büyük başta olur, gerçeğinden yola çıkarsak, politikanın hamuruna şekil veren, güçlü irade sahibi devlet adamlarını, tarih daima karşımıza çıkarır..
Putin, bir ayakkabı türü olan “Potin”leriyle böyle bir politikacılık oyunlarına saplandı. Potinlerini çamura bulaştırdı. Keşke, Rusya’nın geçmişinde yaşanan “Gülünç fıkralar’dan bir seçme yapsaydım da  aklı önünde kalırdı. 
Politikacılığa ayarlı bir fıkra aklımıza geldi.
Rus İmparatoriçesi Büyük Katerina, sarayının penceresinden bahçesindeki gülleri seyrediyordu. O sırada, koridordan geçen  saray askerlerinden biri, sırtı dönük kraliçeyi arkadan tanıyamadı. Yanına yaklaşırken ona hizmetçi sanarak kalçasına sert bir çimdik attı.
İmparatoriçe birden dönünce asker neye uğradığını şaşırdı. Katerina’nın karşısında kekelemeye başladı. Fakat, politikacıları aratmayan bir taktik düşündü:
“Büyük Kraliçem, eğer kalbiniz de kalçalarınız kadar sertse, mahvolduğum gündür.”
Büyük Katerina gülümseyerek:
“Korkma, dedi. Bu iltifatına teşekkür ederim. Artık rütben Binbaşı oldu..”

<