Parkta köpek gezdirmek
Kader, büyük sır. İç içe sırlar denizi, okyanusu.
Xxxx
Köylerde hiç köpek gezdiren bir insan görülemez. Köyde köpek kapıda bekçi, sürüye korumacıdır. Avcının vurduğu kekliği alıp getirmecidir. Et yiyen köpek, vurulmuş, taze kanı akmış o avı yemez ve sahibine getirip teslim eder.
Köylü sabah gün ağarırken kalkar, şehirlinin sabah kahvaltısına inat, sofraya yemek koyar. Çorba içilir, makarna-pilav yenilir ve fazladan lüks ve konfor olarak da çay içilir. Tarlaya gidecekse atını eğerler, çıkınını alır, atın heybesine koyar, elinde sopası ve yanında koruması köpek yola düzülür.
Xxxx
Köy medeniyeti, köy yaşama biçimi, köylünün hayatı algılayış ve idraki farklıdır. İşte bu fark yüzünden ona köy hayatı ve köylü denilmiş. Medeniyet köyü bir ayrıntı, bir eklenti olarak telakki eder ama onu esas kabul etmez. Esas olan şehir hayatıdır.
Şehir hayatında hayvana yer yoktur. makineye, otomatik alet-edevata yer vardır. Saat çok önemlidir şehir hayatında. Resmi daire vardır şehirlinin hayatında ve her şey dakikalarla ölçülür ve zamanında yapılaması çok önemlidir.
Şehirlinin kılık kıyafeti köylü ile benzeşmez. Köylü kimseye kendini beğendirecek değildir. Hayvanlarla itişecek, ağaçlara tırmanacak, dal kesecek, ilaçlayacak ve akşamı bulduğunda, güneşin batma saatlerinde atıyla, köpeğiyle evine dönecektir. Yolda birkaç komşusu ile karşılaştığında selam verip geçecek, ya da sevmediği, kavgalı olduğu biri ise kafasını önüne eğip geçecektir. İnsanlara teması bu kadar azdır. Onu hane halkı ilgilendirir.
Xxxx
Şehirli iş arkadaşlarıyla tüm gün beraberdir. Aile bireylerinden çok onlarla sohbet edecek, dertleşecek, onların gönüllerini hoş edecektir. Elbisesi temiz, ütülü, göz alıcı olmak durumundadır. Temizlik açısından değil ama ütü ve göz alıcılık bakımından şehirlinin giysisi daha iyidir köylününkine göre. Amaçlar başka olunca değerler de başka oluyor elbette.
Şehirlinin içinde köylülük var elbette. Sonuçta insanlar köyden gelmişlerdir. İnsanın, insanlığın ilk hayatında şehir değil, köy vardır. Bu yüzden her şehirlinin içinde, genlerine işlemiş bir köylülük var.
Bu köylülük gizlenmelidir. Hayattan çıkarılmalı ve saklanmalıdır. Şehir hayatı, telakkisi böyle kabul etmiştir.
Xxxx
Genlerden gelen, fıtrattan gelen o hayvan sevgisi şehir hayatında muhabbet kuşu, kanarya, papağan, beslemek şeklinde tezahür eder. Kimileri de köpek besler evinde. Köylünün bahçesinde, avlusunda yer alan köpek şehrinin odasındadır.
Şehirlerde ağaca, yeşile, kıra, mesire alanına ihtiyaç vardır. Köyde istenmediği kadar olan yeşil alan, şehirde kişi başına kaç metre düştüğünün peşindedir.
İnsan işte önce kırdan, köyden şehre gelir, sonra köydeki hayatının bazı manzaralarını özler. Yeşil alan oluşturur, çocuklar oynasın, gençler top koştursun diye parklar, halı sahalar yapar.
Xxxx
Parklarda sabah ve akşam saatlerinde şehirli kadınlar bir köpek gezdirirler. Üstlerinde şeffaf örtüler, hayvanlarının tasması ve ellerinde yular dolaşıp dururlar. Köpekler durmadan ayaklarının birini havaya kaldırıp ağaç diplerine işerler ve parkta her yere kazuratlarını bırakırlar.
Köylünün hayvanla itişmesini hor gören bu şehirli kadın ve erkek züppeler bir de kendi hallerine bakmazlar. Tasmalı hayvanların yuları onların elindedir ama, genellikle onlar hayvanın yöneldiği yere yürürler.
Xxxx
Torun gezdiren dede ve nineler için hayranlık duymak gerek. En azından köpeğin değil, torunlarının emrinde dolaşıyorlar parklarda.