Nacar
Nacar bir sıfat. Aynı zamanda bir meslek ismi. Yani sıfattan türemiş isim. İçindeki acar kelimesine dikkat. Acar eski nesillerimizin dilinde yeni demektir.
Osmanlı Türkçesi’nde Nacar yerine Neccar kelimesi vardır. Ama halk arasında bu kısaca nacar diye söylenir.Nacar yeni imal eden, yapan kişidir. İşi ahşap ile. Pencere çerçeveleri ve pervazları, kapı çerçevesi ve kapıları ahşaptan yapan adam. Ahşap yumuşaklığının hakim olduğu günlerin esnafıdır nacar. Çatıların da ahşaptan olduğunu, bebek beşiklerinin de, ip ve yün eğirmek için tezgeahlarında ahşaptan olduğu hatırlandığında nacarın toplum hayatındaki önemi anlaşılır. Nacar soy isim olarak da günümüzde bile kullanılmaktadır.
Nacar günün getirdiği değişimlerin iteklemesiyle yerini marangoza bıraktı. Aslına bakmak gerekirse, nacardan önce de bu mesleğin adı başkaydı. Dülger’di. Dülger’den nacar’a geçen esnaf adı, nacar’dan da marangoza geçti. Orada kaldı mı derseniz cevap evet olamıyor.
Xxxx
Her nacar evlerin kapı ve pencerelerini, hatta dış kapıları yaparken ustalığını gösterir, onların yüzeylerine elindeki keski, testere, bıçkı, çekiç ve tokmaklarla şekiller verirdi. Desensiz, işlemesiz kapı yapmak usta olamayanların, çırakların işiydi. Ama işçilik para ettiğinden,işlemeli, desenli kapı ve pencereler pahalı oluyordu. Bu yüzden maddi durumu iyi olmayanlar evlerinin ahşap işlerini sade yaptırmak için o marifetli ustalar yerine, aceleci kalfalara yaptırırlardı. Ama dülger, nacar, marangozun bir ahşap silmesi vardı ki seyretmeye değer. Ahşapların yalnızca bir yüzleri silinirdi. Silinmeyen ahşap kullanılırken, ondan kıymıklar çıkar ve kullananların eline batabilirdi.
Bir dönemin önemli esnafı zaman içinde yeniliklere ve değişimlere ayak uydurmaya mecbur kaldı. Uyum sağlayanların adı da değişti. Mobilyacı oldu. Uyum sağlayamayanlar ise müşterisiz kaldıklarından mesleğe veda ettiler.
Şimdi dülger, nacar, marangoz yok. Onun yerine seri imalat yapan mobilyacılar, hatta mobilyacılar yerine de ahşap eşya üreten eşya imalathanelerinde, fabrikalarında bir küçük alanda alet kullanır hale geldiler. Yani eskiden kullanılacak ahşap eşyanın her şeyini bilen ve yapabilen insan yerine şimdi sadece yaptığı işi bilen ve seri yapan kişiler var.
Xxxx
Hayat kendi başına bir mucize. Ama hayatın seyri her an değişiklik göstermeye devam ediyor. Hayatın bu değişkenliği onun hayatdar olmasının gereğidir denebilir. Bir nacarın, marangozun kullanması gereken aletleri kısa sıralayalım: Şerit testere, daire testere, pilanya, kalınlık ve fireze makineleri,. Keser, çekiç, rende, testere, törpü, matkap, zımpara gibi elektrikli ve mekanik el aletleri,
Metre, su terazisi, kumpas, Ağaç hammaddesi, ahşap malzemeler ile boya, vernik, tutkal, vida ve benzeri malzemelerini kullanır.
xxxx
Dülger ile nacarın farkı var elbette. Yani meslekler isim değiştirirken nitelik de değiştirmektedir. Dülger marangozdan farklı olarak binanın tamamını ahşaptan yapabilir ve yapar. Beton binalar yapılmaya başladığında dülgerler evlerin sadece ahşap kısımlarını yapmakla sınırlanınca isim de dülger olmaktan çıkıp nacar, marangoz haline geldi. Peygamberler tarihinde Zekeriya peygamberin dülgerlik yaptığı, yani ahşap ev yaptığı kaydına rastlanır.
Xxxx
Dülger, Neccar, Marangoz, Mobilyacı derken Doğramacı kelimesini de unutmamak gerek. Doğramacı da aynı işi yapan esnafın bir başka adıdır. Sonra zamanla demir işleriyle ilgilenilnce, doğramacıya yeni bi sıfat ilave edildi. Demir doğramacı denilince, ahşap doğramacı da denilmek zorunluydu.
Xxxx
Yine marangozlukla ilgili deyimler, atasözleri, terimler irfanımızda çok yer tutar. Beyazperde kımıldaklarına konu olmuştur beşik. Boş beşik filmi, kımıldağı vardır. Romanı da var elbette. Edebiyatımıza girmiş tahta, ahşap beşikler. Elbette her meslek yüzyıllar süren ömürlerinde, ait oldukları milletlerin irfanına yerleşmiştir.
Esasına bakılırsa bir kelimenin bir başka kelimeye yerini bırakması sadece o kelimeyle ifade edilen anlamı değil, hayatın bir yüzünü de alıp götürmektedir.
Kelimeler, anlam yüklenen hamallar, içine name konulan zarflar gibidir. Onların değişkenliği hayata paralel seyreder. Hayat aynen devam ediyorsa kelime hayatiyetini sürdürür. Ama hayat değişkendir, değişmek durumundadır. Değişmekle hayat varlığını sürdürür. O halde hayatın değişimine uygun adımlarla kelimeler de, yüklendikleri anlamlar da değişirler. Normal seyrinde olursa bu kelime değişmesi kimseyi rahatsız etmez. Hatta uzun süre farkına bile varmaz insanlar.
Hayatın da her yaratılmış gibi bir kaderi var. Milletlerin, insanların layık olmadığı kelimeler de küçük değişikliklerle hayattan çıkıp gider. Münevver kelimesi gibi. Allah’ın Nur ismiyle ilgili olan bir kelime dini hayattan uzak tutan insanlar tarafından kullanılmasın diye yerini sessizce aydın’a bıraktı. Artık münevver yol, aydın var. Kimileri aydın yerli üretim olduğundan ona da rağbet etmiyor.İlla İngiliz kaşığını kullanacak. Entelektüel demeyi yeğliyor.