MÜLTECİ HAKKI İÇİN...
Eskiden adetti; gelen misafire aç mısın, tok musun diye sorulmaz, hemen önüne sofra indirilir, yatıya kalacaksa yorganı döşeği serilirdi. Üç gün süresince misafirden nerden gelip nereye gideceği, seyahat maksadı sorulmazdı.Üçüncü günün sonunda;
-Ey seyyah nereden gelir,nereye gidersin? Seyahatten maksadın nedir? diye sorulurdu.
İşte ''Misafirlik hakkı üç gündür'' sözü o günlerden kalmadır.
Bugün insanlar artık, değil yolcuya , ana babasına, atasına akrabasına bile ''buyur'' demekten korkar hale geldiler.
Büyük şehirlerde kardeş kardeşten sanki bir ışık yılı uzaklıkta...
İnsanlar şeytanın da iğvasıyla misafire ikramın,yoksula yardımın, zekatın kendilerini yoksullaştıracağından korkuyorlar!
İnsanlık yapmaktan korkuyorlar...
Neden bu hale geldik ?
***
Üç günlük misafirlik hakkı çoktan aşıldı. Aradan değil üç gün, üç yıl; on yıl geçti...
Mültecinin ölümden kaçtığı anlaşıldı. Şimdi Tanrı misafiri , barış içinde yaşayacağı evine, vatanına dönmek istiyor...
***
Türkiye ,yeraltı ve yerüstü zenginliklerini gasb ile bu insanları vatanlarından eden; milyonlarca insanı bir parça ekmeğe muhtaç eden emperyalizme ve uşaklarına layık oldukları cezayı vermek için harekete geçti.
Kendisi de yoksulluk sınırında yaşarken , mağdur ve mazlum misafirlerine yüz vurmadı.. Onları evlerine ocaklarına kavuşturmak için ordusuyla Suriye üzerine sefer eylemiş bulunuyor...
İslamın son ordusu ,emperyalizme karşı giriştiği bu son savaşta, mazlum Suriye halkına evlerine gidecek yolu açıyor...