ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

Mucizeye ramak kala

Sevilla karşılaşmasından alınacak en büyük ders iki ayaklı-elemeli kupa maçının ev ayağını
kesinlikle kaybetmemek gerçeğinin gözler önüne serilmesiydi. İlk maç, 1-2 yerine 1-1 bitmiş olsaydı yıllar
sonra şampiyonlar liginde 2 takımla temsil ediliyor olacaktık. Olmadı belki ama Başakşehir FK alkışları ve
takdiri fazlasıyla hak etti. Galiptir bu yolda mağlub’un en iyi örneğiydi play off mücadelesi Başakşehir
adına.
Correa ve Mercado ile gole yaklaşsada kaleyi bulamamıştı Los Blanquirrojos-Kırmızı Beyazlılar. İlk
çeyrek biterken Adebayor’dan başlayan, Caiçara’nın ayağa ortasıyla olgunlaşan sağ kanattan gelişen
ataktan gelen Elia golü bir anda herkesi sus pus yapıveriyordu Ramon Sanchez Pizjuan stadında.
İkinci yarı başlarken Sevilla’nın baskı kuracağı ve Başakşehir’e nefes aldırmayacağı aşikardı. Başka
çaresi yoktu Eduardo Brizzo’nun. İlk 15-20 dakika atacağı şok golle hem Başakşehir’in moralini sıfıra
indirecek hem de suskunlaşmaya başlayan seyircisini yanına alacaktı. Arjantin’linin planı harfiyen tuttu.
Gol erken geldi ve Başakşehir nefes dahi alamadı. Golü hazırlayan sağ bek Caiçara’ya karşılığı veren
Navas’ın muz ortasına kafayla skora katkı yapan sol bek Escudero’ydu. Goller hazırlanış ve son dokunuş
olarak sağ ve sol bek imzalıydı her iki taraf adına da. Baskısı devam etti İspanyolların. N’zonzi ile
Başakşehir’e kepenk kapattırabilirlerdi ama neyseki Fransız oyuncu çerçeveyi bulamadı neredeyse altı
pasın içinden. Play off gösterisinde perdeyi kapatanlarsa Ben Yedder ve Edin Visca oldular.
Teknik direktörlüğüne her zaman saygı duyduğum Avcı, Sevilla’nın bu baskısını seyretmeye devam
etti saha kenarından anlamsız bir şekilde. Sanki teknik adam değilde, Ramon Sanchez Pizjuan’ın
büyüsüne kapılan bir taraftar gibiydi kendisine ayrılan bölümde. Oysaki Stefano ve İnler değişiklikleri
daha erken yapılabilir, rakibin aşırı baskısı daha erken kırılabilirdi.
AH O DİREK!
Emre Belezoğlu 36 yaşında olmasına rağmen gerçek bir lider olduğunu gösterdi yine bizlere.
Takımını yönetmesi, geriden oyun kurması ve enerjisini ekonomik harcayarak 90 dakika sahada kalması
ayakta alkışa değerdi doğrusu. Hele ki kullandığı serbest atışın direkten dönmesi hem kendisi, hem
takımı, hem de ülkemiz adına büyük bir talihsizlikti.
Visca’nın golünden hemen sonra Elia’nın çıkıp Kerim’in oyuna girmesi de hata olarak
değerlendirilebilir Abdullah hoca açısından. Visca’nın mükemmel golüne asist yapan bir kanat/forvet
oyunusunun oyundan çıkışı, hem de gole çok ihtiyacınız olduğu noktada oyundan alınışı hocanın
hanesine eksi puan olarak yazılabilir. Oyunun son dakikalarını Elia-Adebayor- Stefano üçlüsüyle oynamak
varken, direk gole gidebilen Elia’nın Frei ile yer değiştirmesinin tek açıklaması ya Elia’nın aşırı
yorgunluğudur ya da hocanın formsuzluğudur diye düşünüyorum.
Yaptığı rotasyondan dolayı ağır eleştirilere maruz kalan Avcı biraz daha cesaretli olabilseydi,
Başakşehir Şampiyonlar Ligine girerek kendi tarihinde altın bir sayfa açabilirdi Sevilla karşışında. Sanırım
Avrupa arenasında hocalarımızın extra cesarete ihtiyacı olacak gibi ilerki seviyelerde.
Fransız yazar Andre Gide cesaretle ilgili bir sözünde şöyle der: “İnsan kıyıyı gözden kaybetmeye
cesaret etmedikçe yeni okyanuslar keşfedemez”. Umalım ki takımlarımız Avrupa’da nice okyanuslar
keşfetsinler gelecek oyunlarda. Hepsinin yolu açık olsun.

<