MANTIĞA PUSU KURMAK
Mizah üzerine bu haftaki yazım. Ancak olaya biraz felsefi yaklaşacağım.
“Felsefe” deyince suratınızın düştüğünü görür gibi oluyorum… Yok yok rahat olun
söz veriyorum bolca kahkahalı olacak emin olun…
Kant’la girelim söze, “Yargı Gücünün Eleştirisi” başlıklı yazısının bir bölümünü
alalım: “Canlı kahkahaların atıldığı her mizah örneğinde, mantıklı anlayışın sağlığını
yitirmesi aranmaktadır.”
Arkadaşlar, mizah abartması, yukarı doğru da olur, aşağı doğru da… Ya
olağanüstü büyütülür ya da küçültülür. Kısacası mantığa pusu kurulur.
Adamın biri anlatır: “Evet çok hoş kızdı… Kendimi tutamadım. Yukarıdan
aşağı süzdüm. Önce deri etekliğinin çok kısa olduğunu sandım ama biraz dikkat
edince gördüm ki, o deri etek değil bel kemeriymiş.”
Genç bir adam, ismi lazım değil ünlü yazarlarımızda birinin kızını istiyor. Yazar
baba damat adayını tanımaya çalışıyor:
“İçki ve sigara ile aranız nasıl?”
Aday: “İkisini de hiç kullanmıyorum.”
Baba: “Ara sıra küçük de olsa at yarışı falan da oynar mısınız?”
Aday: “Ömrümde kumar oynamadım.”
Baba: “Aramızda kalsın! Hanımlarla ilişki kurar mısınız?”
Aday: “İlişki kurma deneyimim hiç yok.”
Baba: “Anlaşıldı… Değerli bir insansınız! Diyelim ki kızımı size verdim. Annesi
ömür boyu bana sizi örnek gösterecek… Buna katlanamam… Dışarı çıkın lütfen…”
Yarışma denen etkinliğin her türlüsüne meraklı oluyor insanlar. Oysa bazıları
bana çok ters geliyor. Örneğin at yarışları… Ben insanlar arasındaki yarışmaları
seviyorum. Oyun sınırları içinde kalmak şartıyla büyük yalan yarışmalarına bile
eyvallah diyebiliyorum…
İlkokul sınıfında çocuklar öylesine coşmuşlar ki ortalık birbirine girmiş…
Çıkarttıkları gürültüden öğretmenin sınıfa girdiğini bile geç fark edemiyorlar.
Meraklanan öğretmen gürültünün nedenini soruyor. Çocuklar da sokakta buldukları
küçük beyaz sevimli mi sevimli kedi yavrusunu, en büyük yalanı söyleyene
vereceklerini, gürültünün de bundan çıktığını anlatıyorlar. Öğretmen çocuklara öğüt
vermekten vazgeçmiyor:
“Ama bu çirkin bir yarışma! Ben sizin yaşınızdayken, hiç yalan söylemezdim.”
Bunun üzerine çocuklar hep bir ağızdan bağrışıyor:
“Öğretmenim!.. Kediyi siz kazandınız!”
Yazının başında verdiğim sözü tuttum sanırım…
Kediyi kazanan siyasilerin yekununu size bırakıyorum, ben haftaya kadar
eyvallah diyorum…
Sağlıkla kalın efendim…