RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Kuşlar ve leylekler

İsa peygamberden önceki devirlerde, Musa ve Harun peygamberler zamanında ve sonrasında Atina ve Sparta’da puta tapıcılık çok yaygındı. O devirlerde, o şehirlere bir hükümdar hükmediyordu. Birbirleriyle savaşıyor, evlik yaparak hısımlık bağları kuruyor ve barışlar yapıyorlardı. Paylaşmada gösterilen bencillikler yüzünden tekrar kavgaya, savaşa tutuşuyorlardı. Kanlar akıyor, canlar heba ediliyordu. Zulmün bini bir paraya elde edilebiliyordu. Günümüzde ne değişti diye sormayın. İnsan varsa bencillik var, insan varsa zulüm var.

Xxxx

Eski çağlar, antik çağlar denilen o günlerde Aristofanes, adında bir oyun yazarı varmış. Kuşlarla ilgili bir mizah sahne temsili yazmış ve bu temsil agoralarda tekrar tekrar oynanmış. Kuşlarla ilgili bir belgesel hazırlatan Yılmaz Büyükerşen de kuşlarla ilgili bilgi dağarcığını zenginleştirdi şehir halkının. Çetin Altan da önemli bir konu yazmak istemediğinde 31 Ağustos 2012 günü kuşlar ve leyleklerle ilgili bir yazı yazmış. Eğlenceli bir yazı ama, yine de siyasetçilere dokunmadan geçememiş.

İklim değişiklikleri, yazların kışların eski tadında olup olmadığı, eski tadında, kıvamında değilse bunun kutuplardaki eriyen buzullarla ilgisi olup olmadığı her zaman bir yazı konusu olabilir.

Xxxx

Türk Hava Yolları nasıl dünyanın en yaygın uçuş ağına kavuştu diye bir düşünmekte yarar var. Gelgelelim Atatürk havaalanı da tarihin tozları arasına karışmaya hazırlanıyor. Üçüncü Havaalanı faaliyete geçtiğinde Yeşilköy’deki havaalanı da kimbilir, hangi şekle girecek? Ama o şekle girerken müteahhitlerden birileri parayı kazanacak. E kazanmasın mı? Kazansın tabi.

Havaalanı zaten  yetersiz kalıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de kuşlarla başı dertte pilotların. Kuşlar ve leylekler mevsim yer değiştirmelerini yaparken inat edip Yeşilköy havaalanı üzerinden uçuyorlarmış. Kuş beyinlilerin yaptığına bakınız. Hem de uçarken uçakların motor boşluğuna girip, uçuş emniyetine zarar veriyorlarmış. Bu yüzden söylendiğine göre havaalanında kuş ve leylek avlama işiyle görevli özel birim varmış. Her gün yüzlerce kuşu vurup düşürüyorlarmış. Hayvanseverler  diye bir öbek var memlekette ama, daha buralara gelmemiş onların ilgisi.

Xxxx

Kuşlar aslında çok önemli varlıklar. Kanatlarını açıp, iki kere çırptılar mı dakikalarca gökyüzünde seyrediyor, oradan oraya gidiyorlar. Hele bir de hareketsiz kalıp süzülmüyorlar mı, zevkten bayıltan manzaralar çiziyorlar semaya. Uçakları icat edenler muhakkak yıllarca kuşları gözlemlemiştir. Tıpkı helikopter böceğine benzeterek icat edilen helikopter gibi.

Tabi burada bir açmaz var. Helikopter icat edilmeden önce acaba bu böceğin adı neydi?

Xxxx

Kuşlar havada yaşar ama yuvalarını yeryüzünde ağaç kovuklarına, dam saçaklarına, balkonlardaki kuytu köşelere yaparlar. Kuşlar havada yaşamasına rağmen ayakta duracağı, tek ayak üzerine dinleneceği zamanlar yeryüzünde bir yerlere konarlar. Vapur seyahati yapanlar bilirler. Martılar dalgakıran duvarına dizilir ve izleyene çok güzel manzara hediye ederler.

Ama balıklar öyle değil. Balıklar hayatlarının her dakikasını suda yaşar. Yemeleri-içmeleri, nefes almaları, üremeleri, savaşları, büyüklerin küçükleri yemesi  ve daha akla gelmedik hallerin tamamını suda yaşarlar. Yani onlar kuşlardan epeyce farklı bir hayatın sahibidirler. Onlara da hayat veren, kuşlara da hayat veren, evrendeki tüm varlıklara hayat veren, varlık veren İlahi sıfat ne muhteşemdir. Düşün bakalım kavrayabildiğin kadar.

Xxxx

Yazarlar günlük konulardan bıkarsa çiçekten, böcekten, balıktan, kuştan, ağaçtan, hatta cinden, melekden  bile söz açarak yazılarını yazabilirler. Yazıya konu belirlemek çok önemli değil. O konuyu hangi bakış açısından bakarak yazılması önemli. Eğer pergelinizin sabit ucu tevhide oturtulmamışsa ne yazarsanız yazınız, huzur veren bir yazı ortaya konulamaz.

Düşüncesinin temelinde dünya ve hayat olanlar ile, düşüncesinin temelinde ahiret ve hesap olanların bakış açıları, yorumlamaları asla örtüşemez.

 

<