ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

Kupa'yı Disiplinli Oyun Getirdi

Yeni Eskişehir Stadyumu hiçbirimizin beklemediği görüntülere sahne oldu final gecesinde. Fiziki

durumu mazaret gösterilerek tribün görsellerine izin verilmemişti ama ne hikmetse ortalık meşale

kaynıyordu. Uzaktan stadı görenler stad yanıyor zannetmişlerdir herhalde.  Finali seyredecek

taraftarların arasında dört büyüklerin seyircileri olmayınca, maça giriş noktalarında stat güvenliğinden

sorumlu olanlar nasılsa bir şey olmaz diye gerekli aramaları tam yapmamışlardı anlaşılan. Allah’tan

sıkıntının büyüyeceği korkulan sonuçlar olmadı karşılaşma bir kaç defa dursada.

İlk 15 dakika geçtiğinde anlaşıldıki maç da fazla gol olmayacaktı. İlk intibam bu yöndeydi. İki takım

da tek forvetle sahadaydı. Ne Abdullah hoca, ne de Aykut hoca Adebayor-Napoleoni / Bajic-Hora

ikililerini düşünmemişlerdi oyuna başlarken.  Klübelerde her iki takımın da hücuma dönük ikişer

oyuncusu vardı maçın gidişatına göre görev bekleyecek. Takımlar dar alanda oynamak isterken seyircisi

çok olan Konyaspor, baskısal olarak da üstün gibiydi sahada. Bu baskı oyunu kurup atakları rakip sahaya

yığma istediğinden çok rakibe oyun kurma fırsatı vermemekten geçiyordu. Başakşehir de, Konyaspor da

sahada patron ben olayım derken kaza golü ya da bireysel hatadan gelebilecek bir golle geri düşmemek

için çabalamaktaydılar. Mücadelenin skor açısından kısır geçeceği belliydi. Dakikalar 25'i gösterdiğinde

bu maç penaltılara kalır diye düşündüm açıkcası. Oyun nerdeyse birinci dakikadan yüz yirmi ikinci

dakikaya kadar hep aynı stratejilerle oynandı.

Kocaman’ın Akıl Oyunu

İlk yarıda son altı dakikada hariç, oyuna duraklamalardan dolayı eklenen dakikalardan söz

ediyorum, Başakşehir ligde oynadığı sükseli oyunu bir türlü ortaya koyamadı. Konyaspor hem daha genç

ve diri olmasıyla hem de hocaları Aykut Kocaman’ın disiplinli taktiksel oyun tarzıyla oyuna nasıl

başladıysa öyle devam etti. İşte o altı dakika içinde biraz kıpırdandı Başakşehir. Visca 40'da ilk gol kokan

pozisyonun içindeydi Mossoro'yla birlikte. Konyaspor ise kılını bile kıpırdatmamıştı skoru değiştirebilmek

adına bu devrede. Takımlar golden, seyirci de spor ahlakından uzaktaydı devre biterken. 

Muhtemelen Konyaspor’un rakibi Fenerbahçe olsaydı çok değişik bir senaryo izleyecektik final

akşamında. Fenerbahçe topun arkasında kalacağı için Konyaspor bastıran ve rakibini sindiren taraf

olacaktı. Hatırlarsanız Kocaman Fenerbahçe’deki antrenörlük serüveninde takımına hep “Paslı Oyun”

direktifi vermişti. Kenardan kendisini izlediğimizde oyuncularına, “Pas, Pas, Pas” diye bağırdığını

gördüğümüz çok anlar olmuştu. Başakşehir’i çözmek içinse formülü, “Önde Basan Disiplinli Oyun”du.

Tabii ki bunda oyuncularının genç olmalarının çok büyük önemi vardı ama Başakşehir’i de böylesine bir

taktiksel anlayışla devirebilirlerdi. Sadece oyunun üçüncü bölgesinde değil, her yerde rakibe pres yapan

bir Konyaspor vardı sahada. Kocaman’ın akıl oyunuydu bu ve tuttu.

Avcı Kilidi Açacak Anahtarı Bulamadı

İkinci yarı başladığında hepimiz Abdullah hocanın ne zaman çift forvete döneceğini düşünüyor

olmalıydık. Risk almaktan kaçınmayan bir teknik adamdı Avcı. Sezon boyunca oynadığı çıkmaza giren tüm

maçlarda risk faktörünü alarak sonuçları lehine çevirmeyi başarmıştı.

İlk yarının uzatma dakikalarındaki Başakşehir etkisi ikinci yarının ilk dakikalarına da taşındı. Visca,

Cengiz, Mossoro ve Mahmut’un kafa vuşuyla golü daha çok isteyen taraftı İstanbul takımı. Milosevic ve

Hadziahmetovic’in şutları sonuçsuz kalsada, Ömer Ali’nin 64. dakikadaki şutuna önce Babacan sonra da

kale direği izin vermemişti. Oysa ki her iki tarafın birinden gelecek sayı işin rengini tamamen

değiştirecekti. Fakat oyun aynı tas aynı hamam devam ediyordu. Mustafa kenarda oyuna girmek için

göründüğünde benim gibi bir çok futbolsever Abdullah hocanın çift forvete döneceğini tahmin etmişti.

2

Hocalarının verdiği taktiksel disipline noktası-virgülüne kadar bağlı Konyaspor’u dize getirmenin

yegane yolu Adebayor’un yanına Pektemek ya da Stefano’yu koymaktan geçiyordu. Üstelik oyuncu

değişikliğinden bir dakika önce Adebayor’un skoru bozmasına ramak kalmıştı ki Serkan belkide yeşil

beyazlıların oyunda kalmasını sağlayan kurtarışını yapmıştı. Ancak oyundan çıkan Mossoro olmayınca

Avcı Kupa Finalini risk etmeyi göze alamadı ve oyunu çözemedi. Mustafa da uzatmada sakatlanınca,

penaltılara geçmeden önce yapabileceği Pektemek- Napoleoni hamlesini de gerçekleştiremedi.

Konyaspor’u çözmenin belkide tek çaresi olan Adebayor-Pektemek ikilisine seksen ikinci dakikadan sonra

şans vermeyince, oyunu kazanma şansını da elinin tersiye itmiş oldu Abdullah hoca. Yarı Final’de

Fenerbahçe’ye üçlü defansa dönme dahil her türlü satranç oyununu yapan Avcı’nın finali risk anlamında

es geçmesi şaşırtıcıydı.

Sonuçta özellikle öndeki diri dörtlüsünün önderliğinde başlayan sahanın her yerinde pres mantığı

takımın hepsine sirayet etti ve Başakşehir daha çok topa sahip olsada, daha etkili pozisyonlar bulsada

Konyaspor istediği hedefe çalışarak, savaşarak ve mücadele ederek hakkıyla ulaştı. Belki istediği

pozisyonları bulamadı Kocaman’ın takımı ama taktiksel disipline sadık kalma onlara çok değerli Türkiye

Kupasını kazanma yolunu açtı. Penaltıları eksiksiz gole çevirmenin sırrıda işte o taktiksel disiplinin

ürünüydü.

<