RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Kov bostancı danayı


Bir ninni var. Hemen her anne bu ninniyi söyler. Ne anlama geldiğini hiç düşünmemiştir. Bostan ve dana ninnisi. 
Dandini dandini destana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı

Bu  ninni ile büyüyen nesiller lahanayı, kapuskayı sevmezler ve yemezler. Bebekler kendilerini dana sanmış olmalı. O yüzden danalar yemesin bostanı diye büyüyen o nesiller lahanayı yemezler.

Xxxx

Meğer bostan dünya imiş, hayat imiş, bir mesele için verilen emek imiş. Bir daavası olanların alın terleri, göz nurları imiş. Gül yetiştiren adamların çalıştığı gülzar imiş. Kendi yaşamımda toplum olaylarını çok yakından inceleyen bir ruh halim var. Ama insanların da fotoğraflarını çekerim hep. Tanıdığım, hayatımın bir yerinde rol alan insanların fotoğrafları sergilenir  zihin galerimde. Zihnimde tanıdığım insanların kendilerinin bile hatırlamadığı sahneler capcanlı durur. Gün olur ben o olaya atıfta bulunarak o kişiye bir konu anlatırım. Şaşar kalırlar. Bunu nasıl biliyorsun, ben bile hatırlamıyorum derler. Hatta hakkımda suizanda bile bulunurlar. Bir adam bunları nasıl bilebilir diye.


Xxxx

Abdullah Işıklar benden daha eskilere uzattı hatıralarını, onu dinliyorum aylardır. Tanıdığı insanları, şahit olduğu olayları bana anlatıyor. Ben de kimilerini hafızama kaydediyor, kimilerini unutuyorum. O usanıp-bıkmadan yeniden anlatıyor. Çünki elem duyuyor. Bostana danalar girmiş olmasından mahsulün heba edilmiş olmasından elem duyuyor.
Emek veren insanların hepsinin yanında bulunmuş, her birinin faziletli davranışlarını izlemiş, fazilet telkin eden sözlerini dinlemiş. Baazan birini anlatıp başka alemlere geçiyor ve ‘O insanlar başkaydı ya’  diyerek şimdi o insanların benzerlerini göremediği gibi, danaların bostanları tarumar ediyor olmasına da hayıflanıyor.

Xxxx

Ebulula Mardin, Eşref Edip Fergan, Hasan Basri Çantay, Ömer Nasuhi Bilmen, Muhammed Hamidullah, Mustafa Sabri, Said Nursi, Bekir Haki Yenerer, Mehmet Zahit Koktu, Sami Ramazanoğlu, Medineli Hafız Osman Efendi, Gönenli Mehmet Efendi, Ali İhsan Yurt, Bekir Berk, Mehmet Genç ve daha yüzlerce irili ufaklı gül yetiştiren adam.

Xxxx

İmam Hatip okullarının açılışı, daha önce İlahiyat Fakültesi’nin açılışı, İslam Enstitülerinin tesisi için harcanan çabalar, verilen emekler, çekilen çileler. Medreselerde okumuş, hafız, Arapça, sarf, nahiv bilen binlerce insan resmi mektep diplomaları olmadığı için görev alamazken, 3 yıl- 4 yıl İmam Hatip okuyup diploma alanların camilerde, Kur’an kurslarında vazife alıp para kazanmaları, eksik ve yetersiz halleriyle kendilerini müçtehit sanmaları, insanların beyinlerini hurafelerle doldurmaları. İşin aslını bilenlerin söz hakkı olmayışı. İmam-Hatip ile Kur’an kursu mensuplarının birbiriyle didişmesi.
Bir tarafta İslam’ı iman-ibadet-ahlak çerçevesinde gören, bireylerin imanından, ahlakından, ibadetinden sorumlu olanlar, o alanda emek verip, çile çekenler, öte tarafta siyaset ile iktidar peşinde koşan Müslümanlar. Bunların birbirini hiç anlamamaları, zaman zaman birbirine yaklaşmalarına rağmen kıyasıya çekişmeleri.

Xxxx

Siyasal İslam kazandı, iktidar oldu. İman-ibadet-ahlak diyenlerin büyük kısmı da siyasal İslam’dan nemalanınca, çizgi ve çerçeveden çıktılar. İslam zarar etti. Şimdi artık ‘Dindarlar bu ülkeyi yönetse bu istenmedik haller olmaz’ deme şandı yitirildi. Siyasal iktidarın bireysel hataları danaları bostana doldurdu ve lahanalar heba oldu

<