CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KAZMALAR ELİMİZDE !

 Demek ki, yaşlandıkça geriye doğru, çocukluğuna   dönüyor insan.  Bazı hadiseler, insanı  çocukluk yıllarına,  öğretmenlerinin  bellettiği  şarkıların, masalların, hikayelerin dizelerine götürüyor…

Bu sabah  bunlardan  “ormanı koruyalım” temalı bir şarkıyı hatırladım. Şarkıdaki şu iki satır anlatacağımız olaya pek de manidar düşüyormuş meğerse :

Bu şarkıdaki unsurlar , iki meşhur ve zengin  gazetecinin Bodrum’daki kaçak yazlığı hadisesine şahmerdan ağırlığında vuruyor.

 Bir takım fitne fesat mahfiller, hakkımda   ormanda bulduğu  iki kazma  ile o da kendine  rant   devşiriyor, derlerse  sakın ola ki kulak asmayasınız. Buna ne tenezzül ederim, ne de ihtiyacım var.  Benim maksadım , kamuya mal olmuş, herkesin okuya okuya  uyuya kaldığı sıradan bir haber dizisine, bir  iki satır katmaktan ibarettir.

Bu adi haberi nezdimde sıra dışı yapan ise hadiseye bir takım küçük  unsurların ilave edilmiş olması ve bu sabaha sağ kalkmış olmamdır.

Efendim, eşgal ve kimlikleri  muhterem  efkarı umumiyece malum, muhaliflikleri ve  sıkı Atatürkçülükleriyle  meşhur   iki gazeteci,   iddiaya göre Bodrum’da kendilerine birer yazlık alıp  sütre gerisinden sürüne, sürüne ormana,  bir kısım  Hazine arazisine zilyet olup , toprağı  kendi  nam ve hesabına olmak üzere büyütmüşlerdi.

Bunu gören bazı muhbirler ise yemeyip içmeyip  hadiseyi  ilgili makamlara ihbar ederek, gereğinin yapılmasını arz  ve arzu etmişler. 

Sonuçta  yüce adaletimiz hadiseye el atarak, kararını vermiş; yıkılsın! 

Nezih tatil bölgemiz belediye yıkım elemanları,  yıkım kararı ile  kazmalar ellerinde, uzun ip bellerinde,  Alman devletinin himayesine giren kaçak gazeteci ile  Atatürk kitabını  hayranlarına 2500 liraya satma  mahareti  gösteren gazetecinin  yazlıklarına doğru yol alıyorlar.

“Yolda  fil bir karıncaya rastlıyor..

Fil karıncaya soruyor;  Karınca kardeş nereye? 

Karınca; Hacca gidiyorum.

Fil: Bu adımlarla mı?..”

 dediği gibi..

Onlar yol almaya dursunlar biz gelelim belediyenin önceki  icraatlarına… Belediye daha önce de Bodrum’da  499 kaçak yazlığı  mega kazma  ve kepçelerle yıkıp yerle bir etmişti.   

Belediye elemanları,  bu kez mega aletlerle değil  basit kazmalar ellerinde, uzun ip bellerinde  olmak üzere yıkım işlerine başlamışlar, tuğlayı elden ele dolaştırarak , gürültü yapmadan, kiremit tozlarıyla ,vatandaşı toza toprağa boğmadan insan haklarına uygun bir şekilde yavaş yavaş  çalışıyorlar.. 

Bunlar yavaş yavaş çalışırken  başka bir mahkeme  elektronik hız yaparak   yıkımı durdurma kararı ile yıkıma müdahale ediyor. Bunun üzerine  belediye elemanları  tuğlalar ellerinde ,uzun ip bellerinde kalakalıyorlar.

Gelelim kıssadan hisse bölümüne; 

Bizler gazetecileri , “ Basın ahlak yasasına uymayı kabul  ve taahhüt eden” varlıklar olarak biliriz. Ancak  bazıları da , sütre gerisinde pozisyon alıp, bazı Hazine arazisini kendi nam ve hesabına tırtıklıyormuş… Bu tür ayıpları ise ne Atatürkçülükleri, ne de gazetecilikleri örtemez!.. 

<