İBRAHİM GÜLEÇ

İBRAHİM GÜLEÇ

KAZAN ÖLDÜ

Hoca'ya bir gün evde bir kazan lazım olmuş 
Kurnazca bir tavırla buna da çare bulmuş 

Git demiş karısına komşudan isteyiver 
Demiş o kazan vermez beni de rezil eder 
Demiş hanım, komşuluk böyle günde belli olur 
Yiyecek değiliz ya kazanı verse n'olur 
Aman efendi demiş kendin git kendin iste 
Öyle bencil komşunun malını almaz kimse 
Hoca ya destur deyip kalkmış yola koyulmuş 
Bir anda kendisini komşu kapıda bulmuş 
Kapının tokmağını birkaç sefer tıklamış 

Görmesinler diye de kendisini saklamış 
Bencil komşu içerden seslenmiş o kim diye 
Hoca lüzum yok demiş içeriye girmeye 
Demiş komşum ufak bir ricam olacak size 
Eğer der verirseniz bir kazan lazım bize 
Hocam, rica ne demek, kazanın lafı mı olur 
Kendinde olmayanı komşu komşuda bulur 
Hemen vermiş kazanı, Hoca almış sırtına 

Hoca'nın karısıysa hayli şaşırmış buna 
Hoca böbürlenerek, al demiş şu kazanı 

Ne biçim bir insanmış al da kocanı tanı 
Almış kadın kazanı halletmiş tüm işini 

Bir güzel de yıkamış bu kazanın içini 
Tutuşturmuş Hoca'ya götür geri ver demiş 
Hoca da içine bir tencere atıvermiş 
Al demiş komşusuna senin kazan doğurdu 
Komşusu bir acayip şöyle burun kıvırdı 
Ne ise dercesine, alıp kabul eylemiş 
Yarı memnun bir halde çok teşekkürler demiş 
Birkaç gün ara ile Hoca yine istemiş 

Komşusu gayet memnun, al Hoca, buyur demiş 
Hoca almış kazanı götürmek için eve 
Komşusu yolcu etmiş Hoca'yı seve seve 

Günler geçmiş kazan yok Hoca fazla uzatmış 
Komşusu yarı kızgın varmış Hoca'ya çatmış 
Demiş Hoca kazanı aldın, geri vermedin 
Kazanımı alırken tezce veririm dedin 

Hoca, ah komşu demiş, kazanın ölüverdi 
Komşusu gayet kızgın kazan ölür mü dedi 

O küçük tencereyi önce doğurdu kazan 
Doğurduğuna inandın demek ölür de bazen 
Bakmış komşu çare yok haklısın Hoca demiş 

Hoca ise arkadan bir hayli gülümsemiş 
Meğer Hoca bilirmiş komşusunun huyunu 
Ona ders olsun diye oynamış bu oyunu.

<