CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KARIN AĞRISI

Gece kalktım .Her yanım kan  ter , her yanım sırılsıklam su. Hastaydım yatıyordum. Üç gün oldu . Üşütmüşüm.

Karnım ağrıyor... 

Bismillah şu göbek  nahiyemdeki bir ağrı  bir yılan  gibi  dolaşıp kıvrandırıyor. Ne yaptımsa nafile, sancım geçmedi. 

Şimdilik yapacak bir şey yok. En iyisi sabahı beklemek ... 

Saate baktım. Sabah yakın.

Dışarıda sular sel olmuş. Yağmur nefes almadan yağıyor. Uzaklarda bir yerde  yıldırımın vurduğu  bir ağaçtan bir çatırtı kopuyor; sonra madeni bir ses...muhtemelen bir çatı uçuyor.

Bu hercümer içinde her nesne  kendine verilen görevi bihakkın yerine getiriyor.

Durdum, dinledim. Sanki birileri ağlıyor gibi geldi bana. Bu gözyaşları  vatanları elden giden Suriyelilerin mi yoksa? Bu inilti Afrika’da suya hasret ölen kardeşimizin mi ?  

Balkonun kapısını  açtım. Evler, derin uykuda. 

Dışarıda tek canlı yok. En hırçın  köpekler bile bir yerlere sığınıp , saklandıkları yerlerden  olup biteni derin endişe içinde izliyorlar 

Geceye kâbus çökmüş. Yağmur sanki  hiç kesilmeyecek gibi hışımla  yağıyor... 

Belediyenin çöp arabaları caddeleri çoktan temizlemiş.  Çer çöp  yok. Asfalt caddelerde sular coşarak  koşuyor.

Nisan yağmurları bu misafirlerimizin ,kurdun kuşun, böceğin çiçeğin rızkı için iniyor.

Kimbilir Yüce Yaradan Dünya nimetlerini büyük bir cömertlikle bölüşen Türkiye’ye ödül olarak bolluk bereket lütfediyor...

Birazdan ezanlar okunur. Kara bulutlar dağılıp sabah aydınlığında ak bulutlara dönüştüğünde güneşin  altın sarısı saçları tel tel olur.

Ezan okundu. Sular aydınlandı. Akbulutlar küme küme olup. aşağıya doğru aktı.

Gözümü açtım. Tertemiz , şahane bir sabah...Göbek nahiyemdeki ağrı  biraz hafiflemiş...

 

<