KARIN AĞRISI
Gece kalktım .Her yanım kan ter , her yanım sırılsıklam su. Hastaydım yatıyordum. Üç gün oldu . Üşütmüşüm.
Karnım ağrıyor...
Bismillah şu göbek nahiyemdeki bir ağrı bir yılan gibi dolaşıp kıvrandırıyor. Ne yaptımsa nafile, sancım geçmedi.
Şimdilik yapacak bir şey yok. En iyisi sabahı beklemek ...
Saate baktım. Sabah yakın.
Dışarıda sular sel olmuş. Yağmur nefes almadan yağıyor. Uzaklarda bir yerde yıldırımın vurduğu bir ağaçtan bir çatırtı kopuyor; sonra madeni bir ses...muhtemelen bir çatı uçuyor.
Bu hercümer içinde her nesne kendine verilen görevi bihakkın yerine getiriyor.
Durdum, dinledim. Sanki birileri ağlıyor gibi geldi bana. Bu gözyaşları vatanları elden giden Suriyelilerin mi yoksa? Bu inilti Afrika’da suya hasret ölen kardeşimizin mi ?
Balkonun kapısını açtım. Evler, derin uykuda.
Dışarıda tek canlı yok. En hırçın köpekler bile bir yerlere sığınıp , saklandıkları yerlerden olup biteni derin endişe içinde izliyorlar
Geceye kâbus çökmüş. Yağmur sanki hiç kesilmeyecek gibi hışımla yağıyor...
Belediyenin çöp arabaları caddeleri çoktan temizlemiş. Çer çöp yok. Asfalt caddelerde sular coşarak koşuyor.
Nisan yağmurları bu misafirlerimizin ,kurdun kuşun, böceğin çiçeğin rızkı için iniyor.
Kimbilir Yüce Yaradan Dünya nimetlerini büyük bir cömertlikle bölüşen Türkiye’ye ödül olarak bolluk bereket lütfediyor...
Birazdan ezanlar okunur. Kara bulutlar dağılıp sabah aydınlığında ak bulutlara dönüştüğünde güneşin altın sarısı saçları tel tel olur.
Ezan okundu. Sular aydınlandı. Akbulutlar küme küme olup. aşağıya doğru aktı.
Gözümü açtım. Tertemiz , şahane bir sabah...Göbek nahiyemdeki ağrı biraz hafiflemiş...