KALEMİM KONUŞTUKÇA / Günah kimde?
Yetmiş yıla yakın, bizi yönetenlerin, politikacıların, bürokratların günahları çok. Üretmeden, tüketmeye bize yönlendirdiler. Ayağımızda pantolon yokken, sırtımıza kürk giymeyi, oturacak bir kışlık evimizin olmadan, Trakya sahilinden, Ege ve Akdeniz sahillerine kadar, yılda sadece 60-70 gün keyif sürmek uğruna on binlerce yazlık ev alıp, içini de tv’si, buzdolabıyla doldurmayı öğrettiler.
Hâlâ asgari ücretle çalışan garibanlara otomobil satmak için, bankaların nasıl kredi cambazlıkları yaptıklarını görüyorsunuz. Yahu, biz yakıtı nereden alıyoruz. Buna milyonlarca dolarları nasıl veriyoruz. Kılıktan kıyafete, gezmeye tozmaya merakımız, evimize ekmek getirmekten sanki daha önemli. Bilmiyor musunuz, bu ülkedeki vatandaşlarımızın dört biri kredi kartı mağduru…
Geçen gün Hürriyet’te “Erken tatile ilgi şaşırttı” başlığıyla, Pronto Tour (‘Pronto’dan vazgeçtik de, ille de ‘Tur’ ‘Tour’ yazılacak) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran “bu yıl ekonomik göstergeler iyi olmamasına rağmen, erken rezervasyon satışlarımızda yaşanan patlamanın nedenini ben de anlayamıyorum” demiş.
Anlamayacak ne var sayın Onaran, cebimizdeki kredi kartları…
Bankaların 2015 yılının ilk çeyreğinde net kârlarının, ne olduğunu okumuyor musunuz? Bütün dünyada bankalar can çekişirken, bizimkiler sokaklarda kredi kartı dağıtıyorlar.
Bankalar Kanunu; Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu kadar,bugün elden geçirilmesi ve yeniden demokrasinin ilkelerine uygun bir hale getirilmesi şarttır. Ama bunu kim gerçekleştirecek. Herhalde ben veya siz değil. Bu ülkeyi yönetenler. ..
Kim bankalara ‘dur’ diyebilecek. Hangi siyasi parti lideri, Siyasi Partiler Kanunu’nun demokratik olması için çaba gösterecek. TBMM’deki siyasi parti liderlerinin veya grup başkanlarının gözüne bakıp da, hangi milletvekili aksine oy verebilecek. Bu ülkedeki geçerli olan yasalarla, bunu nasıl becerecek. Mümkün değil. Mümkün olan, bu ülke şartlarını göz önüne alarak tavır alabilmek…
Bir de STK’ların güçlenmesi…
Halka, demokrasinin hassas dengeler sistemi ve bir disiplin rejimi olduğunu, öğretmeli. Demokrasinin almak değil, vermek, fedakarlığa katlanmak, bizden olmayana da saygı göstermenin en önemli ilkeleri arasında bulunduğunu söylemeli. Özellikle demokratik sistemin sabır rejimi olduğunu politikacılara ve bürokratlara anlatabilmeli …
Ülkemizin problemleri bunlar değil. Eğitimden sağlığa, ekonomiden trafiğe, ve dış ilişkilerden turizme kadar düzeltilmesi gereken çok şeyler var. Var, fakat bütün bunların ve aklımıza gelmeyenlerin suçlusu demokrasiyi hazım edememizdendir.
Yürekten inanıyorum ki, gelecek nesil, bunlardan ders alarak ülkemizi büyük Atatürk’ün vasiyeti olan “Muasır medeniyetler seviyesine” çıkarabilecektir. .
Ancak bu işin reçetesinin; halkı, üretmeden tüketmeye yönlendirilmesinin yanlış olduğunu anlatarak, öğreterek ve uygulayarak…