SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / BİR ÇİFT GÖZ'ÜN ÖYKÜSÜ..

Kusur arayan insanda iç huzuru bulamazsınız. Her şeyin mükemmel olmasını bekleyen insan, bir başkasının gözünde iyi görüntü vermeyebilir.
İster istemez kusurlu bir izlenim uyandırabilir.
Kişilerin yaşam biçimleri, tavırları, zıt görünüşleri, dikkatlerimizi kusur aramaya yöneltirse kendimizi eleştirilere kaptırır gideriz. Gereken iç huzura sahip insanlarda, bu aykırılıkların  hiç birini göremezsiniz.
İnsanları sevme kapasitesini bize kazandıran duyu organlarımızın başında öncelikli sırayı,
“Göz” alır.. Gözün işlevi, kişinin takdir ölçülerine göre iyiyi, kötüyü ayırt eden bir algılama mekanizması oluşturur. İnsan gözü çok komplike bir cihaz gibi çalışır. Bu bakımdan gözün anatomisi ve fizyolojisi, görme fonksiyonunu öne çıkardıkça, güzelliklerle, çirkinlikler ve eksende yarış eder, durur.
Her kim olursanız olun, ne iş yaparsanız yapın, beyin, gözlerinizin verdiği fotoğrafa göre düşünceyi eyleme hazırlar. Işık enerjisi, gözün katmanlarında elektrik enerjisine çevrilir. Beyine bağlı sinirler ile gördüğümüz nesne ve alanlar algılamayı sağlar.
Şimdi gelelim asıl konumuza. Yaşamınızın değerli anlarını sonradan pişman olacağınız biçimde harcamamanız için gözlerinize dikkat ediniz…
Bir çift göz.. Her an başınıza büyük dertler açabilir.
Yahut:
“Gönlünüzü gülistanlığa” çevirebilir…
Şöyle etrafınıza bir bakınız.. İki eli çenesinde, kederli, düşünen bir insanın gözyaşlarını görürsünüz.. Bu yaşlı gözler, acı çeken bir insanın iç  dünyasını size hissettirir. Bunu sadece bir örnek olarak kabul edin..
“Gözlerinin içi gülüyor..” dediğiniz insanın sevinçli hali, buradan anlaşılır..
“Gözlerinden şimşek çakıyor..” derken, aklınız, karşıdaki insanın ruh halini resmetmiş olur. Gözün işlevi sadece bununla kalmıyor.. İşin gerçeği şudur: “Göz ruhun aynasıdır”
İnsanın egosunun öne çıkaran Göz, yaşamınızda minnet duyacağınız en önemli organdır. Ama, egomuza esir ettiğimiz bu organı, en fazla tahrip etmekten kaçınmalıyız.
Sevdiklerimizi “gözlerimizin” önünde tutuyoruz.. Sevmediklerimizi gözden uzaklaştırıyoruz. İnsanın moralinin bozukluğunu gözlerinin içinden anlıyoruz.
Yeri geldiğinde:
“Bu adam doğru insan değil.. Çünkü içinin kötülüğü gözlerine yansımış..” Diyebiliyoruz.. Gün boyu, içimizdeki bu kamera neler tesbit etmiyor ki? Gece uykumuzda da boş durduğu yok.. Rüyalarımızda gizli dünyamızın çekim alanında bile görevli. Bu bir çift göz gördüğünü ister.. Göze yasak olmaz..
Sürekli çıkar peşinde koşan insanların gözleri için şöyle konuşulur:Gözü dane de olan kuşun, ayağı tuzaktan kurtulmaz..”
Gözlerle ilgili öğrenmemiz gereken dersler pek çoktur.
Göz görür, gönül sever, deriz. Kalbimize yerleşen sevgiyi yaşatırız.
Hayatın bazen hoşumuza giden, bazen de pek gitmeyen yanlarını, enerji ışıklarıyla dolu bu gözlerimiz hazırlar.. Gözlerinden nazara uğradıklarını düşünen insanların korku ve endişelerini de hatırlatalım.
Tekrar edelim. Gereken iç huzura sahipseniz rahatlayıp mutlu olun..  Gözlerinizden içinize düşen ışık yaşamınıza renk katacaktır. Ancak, gözlerinizin hatası olarak renk körlüğüne düşmek gibi beklenmeyen ihtimalleri de hesaba katmak lazım..
Göz.. Göz.. diyoruz ya.. Kimbilir, ne çok kez gözlerimizle yanılgıya düştüğümüz olmuştur. Şöyle veya böyle.. Bence  dünyanın en talihli insanları gözlerini korumasını bilenlerdir.
Bazen, yıllarca, birlikte içtiğiniz su, ayrılık getirmeyen bir dostunuzun yanınızdan geçerken sizi görmemezliğe gelmesini vefasızlığa bağlarsınız. Sizi şaşırtan bu durum, gene bir “Göz” olayıdır.
Artık sözü uzatmadan son noktayı koyalım. Çok uyanık olmak, aldanmamak anlamına gelen,
“Gözünü dört açmak..” sözünü aklımızdan çıkarmayalım.
Olaylara şaşı bakarsak,
“Gözü sulu..” kalırız..
Yukarda anlattığımız Göz’ün yaşamdaki önemini siyasette ve devlet yönetiminde bir başka anlama dönüştüğünü görürüz. O da, “vizyon sahibi olmak” deyimidir. Yani ileriyi görmek. Devlet yöneticilerinin en belirgin yetenekleri bu olmalıdır. Ve… Siyasi tarih, bu yeteneklere sahip büyük devlet adamlarının başarılarının unutulmaz öyküleriyle doludur.

 

<