İNGİLİZ AJANIN ÖLÜMÜ !
Milliyeti İngiliz, dini Hristiyandı. Bir insandı.
Bizim gibi ağzı, gözü, burnu, kulakları iki eli, beş parmağı olan alalede bir insan.
Yüce Yaratanın “ eşrefi mahlukat” olarak yaşasın diye gönderdiği insanlardan bir insan.
Aklı, fikri, iradesi olan bir insan…
Allah’ın emirlerine uyarsa kurtulacak, karşı gelirse zillete düşecek bir insan. Serbest iradesiyle yaptığı işlerinden sorumlu olacak yargılanacak bir insan.
Görünüşe göre, eşi ve iki çocuğu vardı. Belki İngiltere’de bir ana babası vardı. Bir ailesi olmalıydı.
Eğitim görmüştü. İngiliz istihbaratında görev aldı. Güneşin batmadığı ülkelere seyahat etti. Dünyada görmediği yer kalmadı. Yedi içti. İyi otellerde kaldı.
Belki okudu, belki okumadı. Kur’an’ın okunduğu coğrafyada yaşadı . Dört Kitab’ın “ öldürmeyeceksin” emrine rağmen, yaptığı istihbaratlarla nice insanın ölümüne sebep oldu.
Irak’ta, Suriye’de, daha nice ülkede kendisinin de dahil olduğu olaylarda nice masum insanın kanı aktı.
Çalışmasına ara verip Türkiye’deki evine , Büyükada’daki evine geldi.
Karısını, çocuklarını , köpeklerini gördü.
Büyükada’daki evinden kalkıp Galatasaray’daki home ofisine gitti. Akşam oldu, sabah oldu. Uyuyamıyordu. Akşam oldu gene , uyuyamadı. Belki uyku ilacı aldı, belki de almadı…
Neyse şurda, belki de şu sol göğsünün altındaki sızı gibi sızlıyordu vicdanı. Kan süzülüyordu aşağı. Uyutamıyordu o sızı.
Gözlerini kapattığında bombalanmış evlerden, sokaklardan akan kanı görüyor, ölülerin çığlıklarını işitiyordu.
Vicdanını uyuşturucu haplarla susturamaz oldu sonunda.
Sabah oldu akşam oldu. Dünya kırkbeş derecelik eğimle döndü. Yaz oldu kış oldu. Dünya mezbahanelerle döndü. Dünyada çok kan aktı. Bir güz akşamı dolunay , bulutların arasında kaybolurken, bir sokağa bir çuval yığını gibi bir şey düştü.
Sabah olduğunda sokaktan geçen esnaf ,kaldırımda yatan birini gördüler. Sarhoşun biri sızmış olmalı, diye düşündüler. Yanına gittiklerinde adamın gözlerinin açık , ağzından kan sızdığını gördüler. Belki intihar etmişti. Belki de öldürülmüştü !..
Polise haber verdiler. Polis şahsı tanıyordu. Bu bir İngiliz ajanıydı. Morga kaldırdılar. Karısı cesedi çabuk teşhis etti. Oydu, eşiydi. Su testisi su yolunda kırılmıştı !