DR.AKKAN SUVER

DR.AKKAN SUVER

GAZETECİ/YAZAR

İBLİS VE MEDENİYET

Büyük medeniyet şairi Hüseyin Cavid'in ünlü eseri İblis, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahne aldı.

Prömiyeri yapılan bu müstesna eseri Melahat Abbasova, Hilmi Zafer Şahin ile birlikte Türkçeleştirmişler ve sahneye koymuşlar. Başarıyla gerçekleşen prömiyerinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Prof. Dr. Ali Hasanov ile Azerbaycan Medeniyet Bakanı Ebülfes Qarayev, Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Hazar, Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu Mesim Hacıyev'le birlikte Milletvekili Şamil Ayrım, Vali Yardımcısı İsmail Gültekin ve seçkin bir topluluk hazır bulundu.

İblis eserinin kaleme alındığı 1.Dünya Savaşı'nın sonrasıyla günümüz arasında benzerlik ve uyumlar tespit eden ve bunları başarıyla sahneleyen Melahat Abbasova'yı kutluyorum. Günümüzün acı şartlarının tekrarını adeta sahneye yansıtan Melahat Abbasova eserin fotoğraflarında faciaların emsalsiz benzerliğini Karabağ'dan Ortadoğu'ya, Mülteci göçünde naaşı karaya vuran bebekten İkinci Dünya Savaşı'nın acımasızlığına ulaştırıyor ve merhum Hüseyin Cavid'in barış felsefesine ayrı bir ruhla yaklaşıyor.

Yaklaşık yüz yıl önce kaleme alınan bu eserde insanların İblis tarafından ayartılmağa hazır oldukları gerçeğini şiirsel bir dille bize aktaran Hüseyin Cavid, siyaseti de, askerliği de, din adamlarını da hicvetmekten geri kalmıyor. Gene dolaylı bir şekilde Türk'ün arkadan vurulmak istendiğini de eserinde zarif bir üslupla bize sunuyor. İnsanda ki tamahı ve hırsı ise şu dörtlükle İblis'in ağzından haykırıyor Hüseyin Cavit:

“Şark'ın asabi çehresi bilmez ki ne yapsın,

Bilmez ki, sağır göklere yahut bana tapsın

Sen hem el öper, hem de kaçarsın, bu ne halet?

İlk önce muhabbet, fakat en sonda adavet”

Hüseyin Cavid'in insanın hırslarının esiri olarak fenalıkların sahibi olduğunu vurguladığı ve adım attığı her yere kötülük, huzursuzluk, kan ve cinayet getiren İblis'in rolünü başarıyla sergileyen Aktör Rıdvan Çelebi'yi de kutluyorum.

Bu müstesna eserin İstanbul'da sergilenmesine ön ayak olan gizli kahraman şahsiyet ise Sona Veliyeva'dır. Sona Veliyeva'dan da söz etmeyi gerekli görüyorum. Zira O, yaklaşık iki yıldır dikkat ve özenle bu eserin sahneye konması için çaba sarf etti. Ve sonunda ısrarında ne kadar haklı olduğu oyun bittiğinde salonu dolduran seçkin topluluğun alkışlarıyla ortaya çıktı.

Dolayısıyla Sona Veliyeva'yı da tebrik ediyorum.

Bu müstesna oyunun yazarı Hüseyin Cavid'den bir dörtlükle yazımı noktalamak istiyorum:

“İdraki sönük başçıların gafleti ancak

Etmiş, edecek milleti hep elde oyuncak

Turan'a kılıçtan daha keskin, ulu kuvvet

Yalnız medeniyet, medeniyet, medeniyet”

<