HOŞ GELDİN CANCAĞIZIM
İngilizlerin ünlü futbol adamı Bobby Robson’ın birazda espriye kaçan bir sözü var futbolla ilgili. “Maçlarda ilk doksan dakikalar çok önemlidir” demiş ünlü teknik adam. Haksız da değil elbet. 90 dakika didinip durmalı, bir dakikanızı bile boş geçirmemelisiniz takım olarak. Ebediyete göçen Sir ünvanlı Robson’a toprağı bolsun diyelim. Ya da İngilizlerin deyimiyle; “Rest and peace”, “Rahat uyu”.
Futbol sevdalıları için de futbolun olduğu günler çok önemlidir. Olmadığındaysa hepimizin içinde bir hasret ateşi yanar hep. İster özlem deyin, ister vusla deyin, yeni sezona kavuştuk en sonunda. Çok uzun haftalar hatta aylar birlikte olacağız futbolla. Tribünler boş olsada, evlerimizde ailelerimizle dolduracağız ekranlarımızın önünü. Taraftar futbolun olmazsa olmazıdır elbette. Takımlar sahaya çıktığında sahaya adım atanların sayısı 26 değil, hakemlerle beraber, aslında 27’dir. Çünkü taraftar da oyunun içindedir. Adeta ekstra bir oyuncu gibidirler oyunu yönlendiren. Ne acı ki Covid-19 her birimizin hayatını değiştirdi. Acı dolu günler yaşıyoruz. Tüm dünyadakimi insanlar hayatlarına veda ediyorlar, sağlıkcılarımızı şehit veriyoruz maalesef virüse. Ve sezonun ikinci yarısına kadar daha fazla hastamız olmasın, hayatlar yok yere feda edilmesin diye, karşılaşmalar seyircisiz oynanmaya devam edecek maalesef. Herşeyin başı sağlık elbette! Umalım ki virüsle yaptığımız bu savaşı kazanıp sonunda herşeyi tekrardan normal olarak yaşamaya başlarız. Tabii ki futbolu da...
OZAN ve SİNAN’la BAŞLANAMAZ MIYDI?
Sezon başları her zaman zordur. Hele ki ilk haftalar. O yüzden çok eleştiremezsiniz takımları, oyuncuları ve teknik adamları. Takımlar erken form tutar, geç forma girer. Tüm oyuncular ilk kamp döneminde beraber olamayabilirler. Bazı transferde pürüzler olur ve oyuncular takımlarına geç katılırlar. İşte bu yüzden Erol hoca; Sosa’yı ve Valencia’yı sahaya süremedi ilk düdük çalınırken. Haklıydı da. İkisi de hazır değildi.
Ancak oyuna neden Ozan ile başlamadı bunu bilmek lazımdı sanırım. Kimse, Ozan Milli Takımdan yorgun döndü bahanesini göstermesin lütfen. Sakatlığı var mıydı bilemiyorum ancak ikinci yarı oyuna girdiğine göre herhangi problemi olmayan Tufan, Milli maç dönüşü dinlendirip 2-3 idmanla pekala Gustavo’nun partneri olabilirdi. Ozan 6-8 hatta 10 numara pozisyonunda oynayabilen, oyunun iki yönünü bilen bir oyuncu. Acil durumlarda sağ bek oynadığına göre Gökhan’ı bile rahatlatabilirdi oyuna başlamış olsaydı.
Kanımca Erol hocanın karar dengesini Frey bozdu! Vedat’ın gitmesinde sonra Fenerbahçe’nin elinde olan tek hazır forvet Frey’di. Ancak 5 Ekim’e kadar eğer 2 forvet alınacaksa, o zaman Fenerbahçe Frey ile yollarını ayırabilir. Hali hazırda ne Frey ne de Valencia ; Vedat’ın özelliklerine sahip değiller. Kaleye sırtı dönük oynama ve ayaklarında top tutup takımlarına zaman kazandırma nitelikleri yok. Daha çok kenardan alacakları toplarla ceza alanına girmeyi seven oyuncular. Rize’de Frey bunu bir kaç defa sağ taraftan yapmaya çalıştı. Tüm iyi niyetine rağmen Frey’le alınacak iki santrafordan sonra yolların ayrılacağını düşünüyorum. Rize karşısında Bulut Frey’in sadece ne şekilde oynayacağını görmek istedi bence. Aslında Gustavo-Ozan merkezli bir orta saha, Ferdi ve Sinan’lı kanatlar ve Antalyaspor’a karşı; The Land of Legend Cup’da 3 gol atarak hat trick yapan santrafor mevkiindeki Thiam’la oyuna daha sağlam başlayıp, skoru daha rahat alabilirdi Fenerbahçe. Sanırım gelecek hafta oynanacak Hatayspor karşılaşmasında daha farklı bir kadro göreceğiz gibime geliyor.
Gönül ve Erkin’le bek kanatlarını sağlama alan Fenerbahçe son güne kadar yapacağı takviyelerle bir kaç hafta sonrasına daha iyi oyunlar sahneye koyacaktır hem içerde hem de dışarıda. Umarım Mauricio Lemos takviyesi hem defansı güçlendirecek hem de o bölgede forma giyecek oyuncuları farklı bir rekabete sokacaktır. Yoksa hem Altay’ın hem de Erol hocanın işi hiç de kolay olmayacaktır. Eğer Altay otuz dördüncü dakikada Boldrin’in vuruşuna adeta bir kedi gibi pençeleriyle uzanmasaydı; işin rengi çok değişik olabilir, maç sonu hüsran yaşanabilirdi.
