RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Her şeyi yazabilmek

Her şeyi yazabilmek isterdim. Ya da hiçbir şey yazmamak. Her şeyi konuşmak isterdim, ya da hiç konuşmamak, susmak isterdim. Kalemimin ucunun çok açık olduğunu söyledi. Nasıl yani demedim. Deseydim belki izahat verirdi. Vermezdi. Ağzından kerpetenle kelime aldığım çok oldu. Kimden söz ettiğimi sormayın. Herkesin bir O’su var sanırım.

Xxxx


Hayatı tek başımıza yaşarız. Dünyaya iki kişi ile bağımlı olarak geliriz. Onlara dayanarak dünyada yaşamayı öğreniriz. Etrafımızda bir yığın başkaları vardır. Onların her biriyle başka başka münasebetlerimiz olur. Üzeriz, üzülürüz. Mutlu ederiz, mutlu ediliriz. Ama yine de hayatı yalnız başımıza yaşarız. Kalabalıklar içinde yalnız kaldığımız çok dakikalarımız olduğu gibi, tek başımıza iken beynimizde milyonlarca insanı taşıdığımız da çok olmuştur.
Kendi kendine söylenen birini gördüğünüzde emin olmalısınız. O yalnız değil. Beden olarak tek başına ama, beynine başkaları doluşmuş demektir.

Xxxx

Hemen her insanın, hassas, duyarlı, olanın da umursamaz olanın da, yüzü asık olanın da, yüzünde güller açmış olanın da beyninde bir meselesi, gönlünde bir çıbanı olduğu tartışılmaz bir hakikat. Kimseyle paylaşamaz. Ucundan kıyısından söz etse de, muhatabı onu anlayamaz, kavrayamaz. Her bireyin algı dünyası, değerler dünyası, havsalası, zekeası, idraki, izanı, fehmetmesi, fehameti başkadır. Beyinsel sancı işte budur. Hani moda söyleyişle entelektüel kaygı dedikleri işte bu.

Xxxx


Kimi zaman her şeyi alıp sizden uzaklara fırlatmak isteğiniz olmuştur. Sorunlardan kaçıp, eve kapanıp yatağınıza uzandığınız vakitler, uyumak için yalvardığınız vakitler. Yaşamadım demeyiniz. Herkes için böyle anlar vardır. Ama uyku başka bir nimet. İstediğiniz zaman ulaşabileceğiniz bir nimet değil. Beyniniz, zihniniz, gönlünüz sağlıklı olmadığında, bir yara var da kanıyorsa, bir çıban var da sancı veriyorsa, uyuyamazsınız. İşte o vakitlerde uykunun ne denli değerli bir nimet olduğunu idrak eder insan. İnsanlar iki kişiyle bağlantılı olarak dünyaya gelir, dört kişinin omzunda hayatı bırakıp gider. Ama yaşarken, duyumsarken, algılarken, düşünürken, yaşarken hep tek başınadır. Yalnız olduğunda da, kalabalıklar içinde olduğunda da, yüzlerce insana hitap ederken de, susmuşken de hep tek başınadır. Hayat bir çukurun üstünden karşıya atlamak gibidir. Yalnız yaşanır.

Xxxx

Huzur içinde her gün yatağına yatmak ister insan. Bir de son yatışında huzur içinde olmayı diler. Huzur, ah ideal saadet. Sana ulaşmak ne kadar müşkil. Adalet arıyorsanız hayatta, kendiniz için ve başkaları için adalet arıyorsanız, adalet sizin için önemli bir tecelli ise, işiniz zor demektir. Ne günübirlik yatağınıza uzandığınızda, ne de ebedi yatağınıza uzandığınızda huzur içinde uyuyamazsınız. Hayatta hiç kimse adil değil.


Xxxx

 Her insan kimi zaman zulüm yapar, her insan da zulme muhatap olur. Farkında olmadan, güçlü olmak için, büyük olmak için, dünya hayatını zenginleştirmek için, kazanmak için, daha çok kazanmak, daha çok tüketmek için, çevrenizdeki insanlara daha güçlü hükmetmek için, saymakla bitmez milyonlarca sebeple zalim olur insan. Herkes kendi çapında bunu yaşar. Sonuçta herkes kendi çapında zulme uğrar ve zalimlik yapar. Bu kaçınılmaz bir hal. Hayatın içine öylesine sanatkearane yerleştirilmiş ki, farkına bile varamaz çoğumuz.
Neden böyle demeyiniz. Allah, hayata bu sırrı yerleştirmeseydi, ahiret, tekrar dirilmek, hesap, adalet arayışı, helalleşme anlamını yitirirdi.

Xxxx

Bazen çok işi olur insanın. Adeta zaman daralır. Belli bir zaman aralığına çok fazla yapılacak iş doluşur. Hangisini önce yapmalı tereddüdüne düşersiniz. Bu tereddüt işinizi ayrıca zorlaştırır. Hayatta tereddüt, gibi telaş da size engel çıkarır. Şimdi telaş kelimesi varken panik kelimesini kullanmadığıma da fazla takılmayınız. Ben kendi değerlerimizle yaşamayı seviyorum.
Ah çelişkilerimiz, tezatlarımız. Ben sevmeyi bilmem ki… Aslında sevmeyi bilmediğim kadar sevilmeyi de bilmiyorum. Hayatımda kendilerine dayanarak dünyaya geldiğim iki insan da talihsizdi. Onlardan sevmeyi de sevilmeyi de öğrenemedim. Sonra romanlardan, filimlerden görerek heveslendiğim sevme ve sevilmeyi her zaman beceriksizlikle yüzüme gözüme bulaştırdım. Hem kendim acı çektim, hem hedefe yerleştirdiğim kişiye yaşattım. Zalim oldum. Allah’ım, Yunus peygamber gibi yalvarıyorum. Ben nefsime uydum, Affet Allah’ım.

<