Hazmi Tura efendi anlatmıştı
Gazeteci Abdullah Işıklar yine Arapgirli olan Uşşaki şeyhi Hazmi Tura ile babasının süt kardeşi olduklarını ifade eder. Onunla çok sık görüşmektedir. Hazmi Tura Süleymaniye Kütüphanesinin müdürüdür o günlerde.
Hami Tuta efendi anlatmıştı diyerek söze başladı:
İnsanoğlu mesela kitapta, bir kitapta okudum Kitabın ismi Rabıta. Kitabı açıp okuyalım Rabıta ne demek. Vehbi Sınmaz kardeşimle Nurettin Topçu’nun Çemberlitaş’ta birlikte yürüdüklerini gördüm. O manzara şu an gibi hatırımda. Rabıta nasıl oldu? Ben karşıdan geliyorum. Nurettin Topçu’yu da tanıyorum. Vehbi beyi de tanıyorum. Tanışıyoruz ikisiyle de. Nurettin Topçu böyle ufka bakıyor, bir şeyler anlatıyor. Vehbi bey Nurettin beyi öyle can ı yürekten dinliyor. Rabıta işte bu. O an Vehbi bey yanında top patlasa duymaz. Nurettin Topçu’nun anlatışında bile bir esrar var. Vehbi beyin dinleyişinde de.
Xxxx
O tarihlerde Yaşar Tunagür İslam’da sosyal adalet kitabını çevirdi. İhsan Babalık da onu yayınladı. İhsan Babalık İslam Düşüncesi adlı bir mecmua yayınlıyordu. Daha sonra Ahmet Özyol ile ben İslam’da Sosyal Adalet kitabının dağıtımını yaptık. Çoğu kitapçı İslam kelimesi var diye kitabı vitrinde tutmadı.
Sezai Karakoç hatıralarında, Diriliş Gazetesininin bazı sayılarında yayınladığı hatıralarında İhsan Babalık’tan söz ediyor. Babalık, Sezai benden söz etmesin diye benden rica ett. İhsan Babalık o dönemde Necmettin Erbakan ile siyasi faaliyetler içine girmiş ve onunla çok yakın olmuştu. Sami Ramazanoğlu’nun da müridi idi. İhsan Babalık ile biz ailece görüşürdük. Osman Öztürk ile dünürlerdi. Hastalandı, Vakıf Guraba Hastanesinde tedavi görmek için yatıyordu. Sezai bey, onu ziyaret edelim dedi, gittik, ziyaret ettik. Ama konuşamıyordu.
Sezai bey böyle faziletli bir insandır. Hastaları ziyaret eder, gücü nispetinde maddi destek verir.
Süleyman Hilmi Tunahan, yanındakilere, bir cenaze var gidip namazını kılalım demiş. Ona kimdir diye sormuşlar, o da merhaba dediğimizin merhaba dediği diye cevap vermiş. O insanlar başka insanlardı efendim. Faziletli kimselerdi.
Xxxx
Bursa’dan gelen bir misafir vardı. Abdullah ağabeyi Bursa’ya bir konuşma yapması için davet etmek istiyordu misafir. Abdullah ağabey daveti geri çevirmek için şöyle söyledi. At olur meydan olmaz, meydan our at olmaz. Gelemem.
Abdullah ağabey bu sözü Beykoz’da Medineli Hafız Osman Cami ziyaretimizde de söylemişti. Orada cami çevresinde eski, metruk konaklar vardı. Onlardan birini alıp ihya etmek ve içinde oturmak arzu ediyordu ama, bunu yapamayacağını, insanların yanlış laflar edeceğini düşünerek yine öyle eseflendi. At olur meydan olmaz, meydan olur at olmaz.
Xxxx
Işıklar, ‘Abdülkadir Akçiçek bana geldi. Mizan Gazetesinde de yazılar yazmıştı Akçiçek. Sezai Karakoç beye bir şey sormak istiyor ama, cesaret edemiyor. Utanıyormuş. Sezai beye telefon ettim, meseleyi sorduk, o da bilmiyorun dedi.
Beşiktaş ile Üsküdar arasına bir ip çekiyoruz,ipe cam bardakları diziyoruz. Ya da seramik küpler takıyoruz. Birileri gelip ipi bir yerden koparıyor. Bütün camlar, seramikler kırılıyor. Bu misal kime ait diye sorduk.