HATA mı TERCİH mi?
Zincirin iki önemli halkasının, Pelkas ve Gustavo, olmaması Fenerbahçe’nin oyuna 1-0 geriden başlaması demekti. Üstüne üstlük Sosa veya Özil'den hangisini oynatsa Erol hoca, her ikisinin de maç eksiği vardı. Bulut tercihini daha az maç eksiği olan Sosa'dan yana kullandı. Arjantin'linin takıma ne derece faydalı olacağını dakikalar ilerledikçe hep birlikte görecektik.
Sanki sarı kırmızılılar az da olsa üstün gibiydi ilk yirmi dakikada. Karşılıklı ataklar olsada, pozisyon fakiriydi her iki takımda. Samatta Fenerbahçe adına, Kılınç Galatasaray adına birer yoklama çektiler Muslera ve Altay'ın kalelerine ama sonucu değiştirecek hamleler değildi bu girişimler.
33'de Bright Enner'in ortasında, Samatta'nın henüz karşılaşmanın başında yaptığına özendi ve topu havalara yolladı altı pasın önünden. Fenerbahçe oyunu denge getirmiş, daha çok soldan Valencia ile gelirken, Nazım sağ kanatta solda Caner'e göre daha fazla ileri çıkıyordu kendi kanadından. Osayi sağ kenara değil merkeze yakın oynuyordu. 39'da Sosa'nın enfes vuruşunu izledik Muslera'nın nefis kurtarışıyla beraber. Ardından gelen kornerde de Samatta'nın kafa vuruşunu elleriyle kendini genişleten Muslera'nın mutlak golü kurtardığını gördü gözlerimiz. Devre biterken Cüneyt hocanın taç atışları konusunda takıntılı olduğunu izledik hep birlikte.
EINSTEIN NE DEMİŞTİ?
İkinci devrenin başında hakemin düdük sesiyle beraber gol sesi de geliyordu Kadıköy'de. Türkiye'ye dönüşünde ayağının tozuyla gollerini atan Onyekuru 52'de inanılmaz bir gol kaçırıyordu hayal kırıklıkları içinde. Galatasaray ikinci yarıya baskılı başlamanın meyvesini Muhammed'le aldı Onyekuru'nun kaçırdığı pozisyonun hemen ardından. Geriye kalan dakikalarda neler olduğu yazmama gerek yok sanırım. Babel atsa karşılaşma 0-2 biter, Ozan; Mesut serbest vuruşu kullanmak için topa dokunduğunda 2-3 cm geride olsaydı karşılaşma 1-1 sona ererdi Kadıköy’de.
Geçen hafta Gustavo’nun sakatlığından sonra 3 hatta 4 forvet ve/veya forvet tandaslı futbolcularla oynamaya devam eden Erol Bulut, Hatay’ın Fener kalesini ablukaya aldığı dakikalarda, hapsolduğu kendi alanından topu ikinci hatta üçüncü bölgelere aktarmak için Samatta-Novak değişikliğini yapamayınca tamamen şans eseri kazanmıştı zorlu deplasmanda üç puanı. Caner’in orta sahanın soluna geçmesi gerekiyordu o dakikalarda.
Galatasaray’a karşı defansın önünde gezgin olarak koşucu özelliğiyle sahanın her yerini parselleyen Gustavo’nun olmaması ve forvet arkasında serbest oynadığında gerektiğinde Gustavo’nun yanına kadar gelerek oyun kurmaya çalışan, hem koşan hem de genç ve enerjik yapısıyla takımına ivme kazandıran Pelkas’ın da yokluğu Fenerbahçe orta sahasının Galatasaray’a karşı üstünlük kurmakta zorlanacağını daha Hatay maçında belli etmişti. Bu sorunun acilen çözülmesi gerekiyordu. Ve futbol şansı Erol hocaya bu sorunu çözmesi için bir Hatayspor pratiği gösterdi Gustavo’nun sakatlığından sonra.
Ancak Fenerbahçe adına ne büyük bir hayal kırıklığıydı ki Erol hoca Sosa-Ozan ikilisinin yanına sol öne Caner’i koymayı yine düşünmedi. Tıpkı Gustavo’nun sakatlığından sonra Hatay önünde düşünmediği gibi. Oysa ki küçük bir rötujla orta sahasını Caner-Mert Hakan-Ozan-Osayi ile şekillendirip, önde Sosa veya Mesut’la başlasaydı orta alan üstünlüğünü rahatça ele alabilirdi. Üst üste iki haftada aynı hatanın yapılması inanılmaz bir teknik adam hatası veya körü körüne yapılan bir tercih olmalıydı.
Erol hocanın bu hatasından sonra ünlü bilim adamı Albert Einstein’ın sözü noktalasın yazımızı. “Aynı hatayı ikinci kez yapamazsınız. İkinci kez yaparsanız; bu hata değil tercihtir” Kararı siz verin. Kim haklı sizce? Erol Bulut mu yoksa Albert Einstein mı?