CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

HARVARD'A İŞ GARANTİSİ...

Sayın Başkan “her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok" demiş. Dediler de inanmadım.

Araştırdım, gördüm ki, maalesef doğruymuş.

Üzüldüm.

Sayın Başkanın halkı  üzecek böylesi  bir itirafta bulunacağını doğrusu beklemezdim.

Kendisi de fakir bir halk çocuğu olan Sayın Başkan, bu sözüyle beni ve uzun zamandır iş arayan üniversite diplomalı işsiz çocuğumu üzdü.

Erkekler ağlamaz, derler ama ben oturup kadınlar gibi ağladım.

Sebepsiz değil; bu aralar, emekliliğin sunduğu artık  işe yaramaz etiketinden midir, yok  televizyonlardaki acıklı dizilerden midir, her fırsatta yüreğim kabarıyor olur olmaza ağlıyorum.

Eli bir sevgili  eline değmeden şehit  düşmüş askere ağlıyorum; kandırılarak ABD hesabına dağa kaldırılmış yoksul Kürt  çocuklarına, evine ekmek götüremeyen babaya, elinde diploması iş kapıları yüzüne kapanan üniversite mezunu gençlerimize, herifinden olur olmaz dayak yiyen karılarına, evinde huzur ve yer bulamayıp huzur evine atılmış yaşıtlarıma, izbe duvar diplerinde sahipsiz ölen gariplere ağlıyorum.

Ancak henüz umudum tükenmedi,  çünkü yaşıyorum . Dışarıya çıkıp  adalet saraylarında adaleti, hastanelerde sağlığımı arıyorum. Akşam olup da bulamayınca da iki gözüm iki çeşme; işe yaramayan tahlillere bakıp bakıp ağlıyorum.

Teselli buluyorum;  devlet ülkemin her noktasına bir üniversite koymuş ; okuyalım cahil kalmayalım, iş sahibi olalım,diye.  Özel -tüzel kişilere destek ve destur verip okul açtırmış.  .

Hain FETÖ de fırsatı kaçırmamış hem okul ücreti , hem himmet  diye halkı sömürmüş,  gençleri de hizmet diyerek açtığı okullarda karın tokluğuna çalıştırmıştı..

Halk yemedi içmedi , “Ben okuyamadım bari çocuğum okusun. Ben cahil kaldım, çocuğum kalmasın. Ben ezildim çocuğum ezilmesin. Rahat bir işi olsun ” diye balyalarla parayı  okulların önüne koydu. Okullar da  bu paraları nerelerine koyacaklarını şaşırıp  yanlışlıkla ot diye ineklerin önüne koydular. Karun kadar zengin oldular.

 Şimdi ” Kıyamet gününde boynuzsuz koyun boynuzlu koyundan hakkını alacaktır" diyen Hz. Peygamberin takipçisi bir liderin “her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok” sözünü duymak içime bir mıh gibi işledi.

Oturdum ulu önderin başımıza geçirdiği serpuşumu önüme atıp düşünmeye başladım.

Kendi kendime ; İnsanlar okullara niçin gider, diye sordum

Sorunun bunun cevabı akıl almaz derecede basitti: İş bulmak için...

Toprağın yoksa, sermayen  yoksa , işin yok demektir. Mesleğin yok demektir.

Oğlanı evlendirmeye kalksan  ; Oğlan ne iş yapıyor? Parası var mı , diye sorarlar.

Bu yüzden fakir aile çocukları iş sahibi olmak  için okula giderler. İş sahibi olup evlenmek,iyi bir aile kurmak isterler…

Analar babalar ve elek altı çocuklar yemezler içmezler, boğazlarından kesip gurbette okuyan çocuğa gönderirler.

“Okuyan çocuk” önce ülkesini, sonra ailesini kurtarmayı düşünür. Kurtaramayınca kendisini kurtarmayı düşünür. Ellerinde  diplomaları  kapı kapı iş ararlar. Ancak, iş bulamazlar ; kapılar  kapanır birer birer  yüzüne.

Ne ülke kurtulur ne de kendileri ! 

Ne yaman çelişkidir bu!

Bir yandan  okullar açacak , memlekete diplomalı kalifiye eleman yetiştirmeyi amaçlayacak, diğer yandan iş hayatını düzenleyemeyip “her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok” diyeceksin.

Baktım otobüsüm geliyor.Kalktım yerimden; pantolonumu silkeledim.Durağa doğru yürüdüm.

 Önümde yürüyen  iki profesör hamle yapıp otobüse bineceklerdi ki, destur  ve edep ile önlerine çıktım;

-Sayın hocalarım insan ne için okula gider?  dedim.

Konuyu otobüs durağında konuyu istişare eden hocalar biri;

-İş için. Bir meslek edinmek için, dedi.Diğeri başını sallayarak onayladı. Can alıcı ikinci soruyu sordum;

- Sayın Başkan “her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok” dedi. Buna katılıyor musunuz?

Temiz düzgün kıyafetli kravatlı, kelli felli, besili profesörlerin sinek kaydı traşlı, pudralı yüzleri  allak bullak olmuş, keyifleri kaçmıştı. 

İşsizlik  ve yoksulluk konusu sevgili ülkemin kanayan yarasıydı.

Kendileri de bir halk çocuğu olan profesörler, “ dışarıda” iş bulamayınca  içeride , üniversitede hoca  olmuşlardı. Vicdan mıydı onları söyleten, cüzdan mı bilmiyorum;

-Sayın Başkan doğru söylüyor; Harvard (*) mezununa dahi iş garantisi yok, dedi hafif kısa boylu olanı. Diğeri düşünceliydi.

Değerli hocalarımıza yer verip ,ilk durakta aşağı indim. 

--------------------

(*) ‎Harvard Business School

<