RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Evladım yağ yok mu?

Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Tural Bingöl’e gelmiş. Paşa gelecek diye kaç gün önceden hazırlıklar yapılmış. Tural kışlada, ziyarette. Mutfakta yemek yapan ere soruyor Evladım kuru fasulye yemeğini nasıl yapıyordun anlat demiş. Asker anlatmış, soğandı kuru fasulyeydi, tuzdu sayıp dökmüş. Tural, evladım yağ yok mu diye sorunca er, komutanım yağ olsa da olur olmasa da olur, çünki yağı gelmiyor demiş. Bizim millet olarak Mehmetçiğe saygımız büyüktür. Onun kılına dokunmak yasaktır. 

Xxxx

Beşiktaş’ta Dolmabahçe Sarayının karşısında Mehmetçik Gazinosu vardı. Casino nedir kumarhane. Sonra ikazlarımızla o casino kelimesi çıkarıldı Mehmetçik, Erbaş Misafirhanesi oldu. Bazı yanlışlıklar bildirilirse komutanlarımız gereğini yapıyorlar. Allah onlara güç-kuvvet versin. 
Onlar milleti severler, millet de onları.

Xxxx

Manisa’da eğitimini tamamlamış bir taburu İstanbul’a getirmem için Karadeniz Vapuru benim emrime verildi. Karaköy’de kaptan ve mürettebatla buluşup yola çıktık. Yüzbaşı İzmirli’ydi. İzmir’e izinsiz gitti, sonradan buluşacaktık. Vapur 9 askerimle birlikte benim emrimde kaldı. Bir aktarma ile Bandırmaya geçtik. Askerlerden biri küçük geminin kaptanıyla takışmış. Askeri kaptan bırakmıyor. Kaptanla takıştık. Askeri ver diyorum, vermem diyor. Askeri dizdim, sizi engelleye, bırakmayan olursa, vapurdan çıkmanıza kimse mani olursa süngü tak dediğimde takın dedim. Askeri vermezsen vur emri vereceğim dedim. Kaptan telaşla durumu sahil güvenliğe sirenlerle bildirdi. İnzibat geldi. Yüzbaşının olmadığı, izinsiz, kaçamak ailesine gittiği anlaşılınca inzibat komutanı yüzbaşı durumu öğrenince, mevkidaşının durumunun tehlike arzettiğini anladı, meseleyi orada sulh etti.
Terhis olacağımdan 10 gün evvel kışlada ismim anons edildi. Tabur Kumandanı bana 1. Ordudan gelen bir takdirnameyi okudu. Bandırma’da askere sahip çıkmışlığım takdir ediliyordu.

Xxxx

Birbirini sevmedikçe takva sahibi olamazsın. Vereceksin. Kendi ihtiyacından fazlasını vereceksin. Vermezsen takva sahibi olamazsın. Bu sadece İslam’da var. Rus komünizminde de  Çin komünizminde de bu yoktur. Hazreti Ömer Halife. Devlet Başkanı. Hutbe okurken ganimetten alınan kumaştan uzun boyuna göre bir ceket yaptırmış. Cemaatten biri kılıcını çekip soruyor. Ganimetten alınan kumaş bir cekete yetmiyordu. Sen nasıl ceket yaptırdın diye. Hazreti Ömer o Müslümanı azarlamıyor, kara listeye almıyor. Sonra işinden-aşından etmiyor. Aile bireylerinin ekmeğiyle oynamıyor. Cemaat içindeki oğlu Abdullah’a sesleniyor. Anlat oğlum  diyor. Abdullah ganimetten kendine düşen payı babasına verdiğini, o ceketin öyle dikilebildiğini söylüyor. Mesele bitiyor. Ben sana sorarım diyerek kin tutulmuyor.

Xxxx

Şimdi Müslümanların bir eli yağda, bir eli balda. Alayiş, nümayiş, alkış, yüze karşı övgü her tarafı sarmış. Yine de her şey bana, her şey bana diyor insanımız. Bu haller İslam’a taş attırıyor. İslam’a leke getirmek büyük vebaldir.

Xxxx

Eminönü Halk Evi’nde Hamdullah Suphi Tanrıöver bir konferans veriyor. Biz de dinlemek için oradaydık.Orada dedi ki;ya bu yabancı kelimeleri kullanmak ayıptır. Ogelman soyadından bahsetti. Ne demek Ogelman, buna benzer başka kelimeler de sıralayarak bunların Türkçe’ye yakışmadığını anlattı. 1948-50 diyelim o tarihe. Şimdi Beşiktaş çarşısında Türkçe kaç kelime var sayabiliriz. Bütün işyerleri adlarını yabancılardan almışlar.
İşlerimizi yarım yapıyoruz. Bütün aksaklıklar da o yüzden oluşuyor.

 

<