İBRAHİM GÜLEÇ

İBRAHİM GÜLEÇ

EŞEĞİN SÖZÜNE İNANMIŞ

Hoca'nın adam bezdiren arsız bir komşusu varmış 
Evine ne lazım olursa hep dışardan ararmış 
Bu arsız, yüzsüz komşudan, bezmeyen kimse kalmamış 
Sanki adamın evi yok bir şeye sahip olmamış 
Soğan, sarımsak, tuz, biber, yağı bile istermiş 
Yok desen itiraz edip, bir kaşıkçık verin dermiş 
Bizar olmuş komşuları laftan anlamaz birisi 
Edep, haya nedir bilmez, keçeleşmiş yüz derisi 
Komşu komşunun muhtacı, bak ben yine geldim dermiş 
Gayet, yumuşak ve mahcup şöyle boynunu bükermiş 
Herkes ondan bıkmış, ama kimse demezmiş yüzüne 
Durun bakalım derlermiş, kimi kestirdi gözüne 
Ne lazımsa yoğurt, ayran, buğday, bulgur, süt, yumurta 
Çekinmezmiş hiç kimseden, istermiş ulu orta 
Hoca da komşular gibi, buna kızanlardan biri 
Bir güzel benzetecekmiş, denk gelmezmiş lafın yeri 
Olacak bu ya komşusu bir gün kapısını çalar 
Lafı ağzında geveler, şöyle dudağını yalar 
Hoca bir bakar eline, ne kaşık var, ne tavası 
Bu sefer niyeti başka, belli değişik havası 
Anlat der Hoca derdini, boşa gelmezsin buraya 
Senden bir ricam var, amma sakın ha, bakma kusura 
Niyetim pazara gitmek, binek lazım diyecektim 
Yol uzun yaya gidemem, eşeği isteyecektim 
Eşeği çobana kattık, bugün hayvan dinlenecek 
Başka bir komşudan iste, gün batımında dönecek 
Onlar konuşup dururken, eşek içerden anırır 
Komşusu bakar Hoca'ya, suratını buruşturur 
Ayıp Hoca, ayıp sana, bak eşeğin evde imiş 
Doğru söylemek var iken, yalan söylemekte neymiş 
Fikri çürüğün birisin, sen doğruyu yalan sandın.

 

<