DEVLETLERİ BİRBİRLERİYLE ÇATIŞTIRMA..
Oyun kurucu süper devletlerin çağımızda sergiledikleri politikalar artık magazin konusu olacak şekilde gelişmeler göstermektedir. Kapitalizmin örgütlendirdiği blok ülkelerin “ayak oyunları” iyice sırıtmaya başladı.
Gazetecilik deneyimimizle ele aldığımız dış olayların derinliğine bakıldığında, gizli gerçeklerin birer birer ortaya döküldüğü görülmektedir.
Kurtla kuzunun, su içerken bahane üretme öyküsünü politikalarına yerleştiren süper çatısı altındaki devletlerin, Birleşmiş Milletlerdeki statüsü bile tartışılır duruma girmiştir. Bunun sürdürüle bilirliğine vahim gözüyle bakıldığı bir sıkıntılı dönem yaşanmaktadır.
Önceki yazılarımda, bu gidişatın kökünde neler bulunduğunu; tarihi gerçeklere dayanarak açıklamıştım. Dünya coğrafyasındaki dengeleri değiştirmeyi planlayan Amerika ve diğer ülkeler arasındaki çekişmelerin içyüzünü tekrardan gündeme getiriyorum. Şöyle ki:
“ Tarihi kayıtlara göre, Hitler Almanya’sının kayıtsız şartsız yenilgisinden sonra Avrupa Haritasını çizecek olan Amerika, Rusya, İngiltere, Berlin yakınlarındaki Potsdam’da müzakere masasına oturdular. O masanın da dört************ İngiltere, masanın noksan ayağını Rusya’ya çaktırmamak uğruna, bütün kurnazlıkları deniyordu.
Aslında o tarihte (17 Temmuz – 2 Ağustos 1945 ) Potsdam konferansında, Ortadoğu dahil olmak üzere, barış düzeni altında Dünyanın Sınırları çiziliyordu. Savaş bitimi sürecinde, Amerika Başkanı Roosevelt öldüğü için ülkeyi Truman, İngiltere’yi Churchll (Konferansın yarısında parti seçimlerini kaybettiği için) yerine İşçi Partisi Lideri Başkan Element Attlee, Rusya’yı ise Stalin temsil ediyordu.
Stalin, zaferin gücüne dayanarak İtalya’nın sömürgelerinden pay koparmaya çalışıyordu. Akdeniz ve Kızıldeniz kıyılarına inme niyeti gösteriyordu. Daha beteri vardı. Rusya, Boğazların Türkiye ile kendi kontrolü altında bulundurulmasında ısrarcıydı. Amerika, boğazlar konusunda sert bir tutuma girerek bunu engelledi. Fakat Stalin, Ortadoğu bağlantılı İran-Irak ve Asya’nın bazı topraklarına da göz dikmişti. Almanya’nın yarısını ve Polonya’yı sahiplenmişti.
Hırs yüklü Rus liderinin gözü doymuyordu.
Başkan Truman, müzakere masasının bir ayağını, Amerika’nın uzun vadeli çıkarlarının aracı olarak kullanma konusunda hep paravan fikirlere sığınıyordu. Stalin’e büyük bir güç gösterisi hazırlıyordu.
Savaş sonrası Amerika-Rusya, süper güç olarak ortaya çıkmıştı. Diğer devletler, bu iki ülkenin etrafında kümeleşmişti. Truman, müzakerelerden beklediği sonuca ulaşabilmek için kafasındaki planla, Stalin’e gözdağı vermeye hazırlanıyordu.
Hemen açıklayalım ki, Amerika test denemeleri tamamlanan Atom bombasına sahip bulunduğunu konferansın bitimine doğru açıkladı. Stalin, dehşete kapılmıştı. Amerika’yı yenilmez bir güç olarak karşısında görüyordu. Toplantıdaki ısrarcı tavırlarını hemen değiştirdi. Böylece, Potsdam’da şekillenecek yeni haritanın hatları, barıştan sonraki dönemlerde düzenlenmek üzere gizli kayıtlara alındı.
Stalin, Potsdam konferansından sonra memleketine dönünce, bilim adamlarına nükleer bomba çalışmalarının hızlandırılması talimatını verdi. O günden beri bu iki müttefik ülke, soğuk savaş paravanaları arkasına girerek sahnede, dünya barışına hizmet eden aktörler gibi davrandılar.
Tarihi Potsdam Konferanslarına ait tutanaklar, belgeler, hatta sırlar, kuşkusuz gizli niyet okuyucularının bilgisinden ve mantığından uzak değildir. Biricik egemenlik süperlerin elinde oldukça, daha pek çok ülke birbirleriyle tokuşturulacaktır.
Süperlerin kafa dokusunda dinler, ırklar, mezhepler, kavimler hepsi bahane ..
Potsdam’daki fotoğrafın bir benzeri Cenevre’den çıktı. Maksat, dünyanın paylaşım haritalarının görüşüldüğü masanın noksan ayağını monte etmek.. Şimdi bu planla; geleceğin cevher yatağı, altın, uranyum madenlerinin saklı bulunduğu topraklarda, sınırlı haritaları düzenlemeleri için “ayak oyunları” girişimleri sürdürülecek..