RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Değerleri tanımak gerek

Eski Anadolu Türkçe’sinde Osmanlı Devleti kuruluncaya kadar üç isim var. Sadece birini günümüzde isim ve şiir olarak söz konusu ediliyor. Ahmet Fakih, Şeyyat Hazma ve Yunus Emre. Yunus Emre denilince herkes onunbir kaç mısrasını bilir ve tekrarlar. Yunus Emre hakkında herkesin söyleyecek birkaç cümlesi var. Ama Ahmet Fakih ve Şeyyat Hazma kimsenin bildiği isimler değildir. Sade Türkçe’nin bugün bile anlaşılan Türkçe’nin söz ustalarıdır.

Orhan Gazi Mülkname yazdırmış. 1353 yılında Bursa’da yazılan Mülkname Türkçe’nin o günlerdeki tek yazılı belgesidir.

 

 

Xxxx

 

 

14. yüzyılda yazılan Dede Korkut Hikeayeleri, Aşıkpaşa, Ahmedi, Gülşehri, Hoca Mesud, Kadı Burhaneddin,  Kaygusuz Abdal,. 15 yüzylın başında, Osmanlı devletinin kuruluşunun 100. yılında  Vesiletün Necat (Mevlidi Şerif)  Süleyman Çelebi tarafından kaleme alındı.

Hacı Bayram, Mercimek Ahmed, Necati, Eşrefoğlu Rumi izleyiciler hep Türkçe sevdasıyla, ilgisiyle yürümüşlerdir.15.yüzyılda Visali ile basit Türkçe akımı başlamıştır yeniden. 16. yüzyılda da Türkçe sevdasıyla çalışanlar sıralanıyor. Tatavlalaı Mahremi, Edirneli Nazmi de 16. yüzyılda aynı akımın mensupları oldular.

Pir Sultan Abdal tekkeden Türkçe akımına destek verdi. Ozan Köroğlu da sazıyla sözüyle Türkçe söyleme akımına katıldılar.

İlk Türk Dilbilgisi kitabını ise  Bergamalı Kadri Efendi yazdı. 1530. Müyessiretül Ulum.

17 ve 20. yüzyıllar arasında bu basit, anlaşılır Türkçe meselesine gönül veren Aşık Ömer,  Karacaoğlan, Gevheri, Seyranı,  Erzurumlu Emrah,  Bayburtlu Zihni, Dertli gibi ozanlar oldu.

 

Xxxx

 

Hekimlik ve tababet alanında 18. yüzyıl sonunda, Latin kökenli kelimeler Türkçe’ye doluşmaya başladı. Hekimlikte bu işe hizmet eden Şanizade Ataullah Efendi, Fen bilimleri ve Riyaziyat alanında da  Hoca İshak Efendi firenkçe kelimeleri Türkçe’ye taşımışlardır.

1839 ise Hakikat medeniyetinin, Hilal medeniyetinin yenik ve ezik olmayı kabul ettiği, Batı medeniyetine teslim olduğu tarihtir.

Bu tarihten itibaren günümüze kadar kurulan tüm kurumlar Batı medeniyeti adına oluşturulmuş kurumlardır. Hepsi de taklittir ve aslının yerini tutamayacak kurumlardır.

Sultan Abdülmecid’in fermanıyla Encümen i Daniş kuruldu. Meclis i Maarifi  Umumiye kuruldu.

Keçecizade Fuat Paşa ve Ahmed Cevdet Paşa bir dilbilgisi kitabı yazdılar. Kavaidi i Osmaniye.

Ahmet Cevdet Paşa, ki çok önemli bir ilim adamıdır. 1875 ‘de Kavaid i Türkiye’yi yazdı.

 

 

Xxxx

 

Yeni kurumlar, yeni eserler hep Batı medeniyetine dahil olmak, onlar gibi olup kalkınmak amacıyla  meydana getirildi. Bu yüzden kendi medeniyetimizin artık değer üretme imkeanı kalmadı. Değer üretmeyen bir  medeniyetin yaşadığı söylenemez.

Türkçe’ye gönül vermiş nice insanımızın bireysel çabaları temel bir felsefeye sahip olmadığı için bir olumlu menzile ulaştrımıyor.

 

Xxxx

 

150 yıllık, 200 yıllık Türkçe üzerine üretilen düşünceler birbirini reddetmekle ömür tüketti. Osmanlıca, Arapça, Farsça ağırlıklı konuşmayı savunanlar, Arapça ve Farsça’yı yabancı dil sayan kafalar, Şamancı inançtaki ırkçılar, batılı kelimeleri alıp kullanmak isteyenler. Her çeşit Türkçe sevdalısının en temel özellikleri, bir felsefelerinin olmayışıdır.

İşte bu sebepten Medeniyet Türkçesi özgündür. Dayandığı bir temeli, felsefesi, düşünce nizamı vardır. Türkçe üzerine düşünen tüm görüş sahiplerinden çok farklıdır. Çünki meseleyi bir medeniyet meselesi olarak ele almakta ve ciddi iddiaları ileri sürmektedir.

<