İBRAHİM GÜLEÇ

İBRAHİM GÜLEÇ

CÜBBENİN YERİNE ŞALVAR

Hoca Nasrettin bir gün Konya'ya seyre gider 

Sokak sokak dolaşır pek hoşuma gitti der 

Daha sonra camiler, peşi sıra Mevlana 

, Şükür olsun Allah der, bu da kısmetmiş bana 

Hoca'yı bu haliyle hiç kimseler tanımaz 

Ne kendini tanıtır ne de eder bir vaaz 

Tebdili kıyafetle gezmedik yer bırakmaz 

Sırtına cübbe giymez başına sarık sarmaz 

Bari der gelmiş iken biraz bir şeyler alsam 

Evdeki hatunun da gönlünü hoşnut kılsam 

Hanıma giyim kuşam, süslü takılar alır 

Bunca masraftan sonra üç beş akçesi kalır 

Kendini de düşünüp girer bir mağazaya 

Umduğu gibi çıkmaz gücü yetmez pahaya 

Her ne sorsa pahalı, cepte parası azmış 

Adam katı yürekli, Hoca da buna kızmış 

Hoca aklına koymuş bir oyun oynamayı 

Fikri bu ukalaya vermemekmiş parayı 

Hoca der şu şalvarı ver, bir kere deneyim 

Üzerime uyarsa sonra para ödeyim 

Hoca giyer şalvarı, tamam, oldu sar ver der 

Satıcı ise memnun gayet hoşuna gider 

Hoca verir şalvarı yerine cübbe ister 

Giymeye gerek yok der şöyle bana bir göster 

Hoca alır cübbeyi terk eder orasını 

Adam der ki, vermedin cübbenin parasını 

Hoca der, ben cübbeyi şalvar ile değiştim 

Adam der şalvara da ücret ödememiştin 

Tövbe tövbe der Hoca bre gözleri görmez 

Sizin Konyalıların aklına akıl ermez 

Almadım ki şalvarı niye para ödeyim 

Önce kazan, sonra ye, bırak beni gideyim 

Adam biraz şaşırır, Hoca'ya yol gösterir 

Hoca bu ukalanın ağzının payın verir.

<