Çok önemli olabilirsin
İnsan dediğimiz yaratık tek başına da yaşar, ama çok başına yaşamak durumunda kalıyor çoğunlukla. Yalnızlık Allah’a mahsustur diye bir söz bellemiş her kes. Yalnızlıktan kaçmaya çalışıyor insan. Ama o yalnızlık denen hal, kendisinden kaçtıkça insana yapışır. Şimdi başka bir durumu da çok çağrıştırıyor ama onu dememekte yarar var. Birileri üstüne alınabilir. İnsanın kendini algılayışı ile çevresindekilerin onu algılaması her zaman çok farklıdır. Bir tek Rabbim kendini bildiği gibi, kullarının da kendisini nasıl algıladıklarını bilir. Zaten varlık bir aynadır, mirattır onun için. Kullarının gözünde nasıl göründüğünü görmek içindir bütün bu alem. Biraz batın ilmine mi girdik haddimizi aşarak. Affola.
Xxxx
Benim anlatmak istediğim insanın diğer insanlar tarafından nasıl algılandığı.
Kişi kendini değersiz bulabilir. Nefsi levvame denilen ikinci basamakta bulunanlar kendilerini çok eleştirir, tenkit eder, azarlar, hatta itap ederler. Kişinin kendini böyle bilmesi manevi alem için bir değerdir. Ama o insanı başkaları ibretle, gıpta ile, hasretle, iftiharla, numune kabul ederek algılayabilirler. Çoğu defasında da öyledir. O yüzden her insan değerlidir. Her insanın yaratılmasında çok karmaşık hikmetler, gerekler vardır. İşte bu yüzden insanların her biri, her haliyle sevgiyi hak eder. Yunus Emre merhum, ‘Yaradılanı hoş gördük, Yaradan’dan ötürü’ derken, Türkmen sadeliğinde bunu anlatmaya çalışmış olmalıdır.
Xxxx
Fevzi Halıcı’ı bilirsiniz. Konyalı iyi bir şair, Hisar Dergisi şairlerinden. Bir bürokrat. Konya Kültür derneği Başkanı olduğunda, siyasi kimliğiyle de tanınan bir insandı. Ben de lise öğrencisiydim. Hiç merhabam yoktu, yüz yüze görüşmemiştik. Ama onun yaptıkları çok hoşuma gidiyor ve onu kendime numune kabul etmiştim. Büyüdüğümde onun gibi olmak, irfana, medeniyete hizmet etmek istiyordum. Doğaldır ki Fevzi Halıcı’nın bundan haberi yoktu. Çok yıllar sonra Basın İlan Kurumu’nun tatil köyünde bir şiir toplantısında bir araya geldiğimizde bunu yüzüne söyledim. Çok şaşırdı.
Ben durup dururken yıllar sonra bu sözleri Fevzi Halıcı’ya söylemdim. Bu sözlerim ona bir latife i İlahi idi.
Xxxx
Tiyatro denilen, sahne temsil sanatçısı Erol Günaydın bir televizyon konuşmasında anlatmıştı.
‘İşten atılmışım. Cepte para yok, borçlar var. Sıkıntı içinde yürüyorum. Bir adam geldi yanıma. Elini uzattı. Abi sen de Erol Günaydın ben de dedi. Ama ben senin gibi ünlü biri değilim.
Ne diyebilirdim. Benim içinde bocaladığım sıkıntılardan habersiz, beni ünlü biri olarak algılıyor, muhakkak, mutlu olduğumu düşünüyordu. Allah’ım dedim. Sana şükürler olsun. Hamd olsun. Evet bir çok sıkıntı ile iç içeyim. İnşallah bir çözüm yolu gösterir. Ama ben şu adam olabilirdim. Oda ben olabilirdi.’
Hiç kimse sanmasın ki o ünlü olmayan Erol Günaydın kendiliğinden gidip ünlü Erol Günaydın’a o sözleri söylemedi. Bu bir latife i İlahi idi.
Xxxx
Birilerinin numune kabul ettiği kişi olabilirsiniz. Birileri hayatın güçlüklerini aşmak için sizden destek alıyor olabilir. Birilerinin varlık sebebi olabilirsiniz. Birileri size olan hayranlığı ile, size olan sevgisi ile hayata tutunuyor olabilir. Kendinizi hor görmeyin. Başkaları da öyle olabilir. Başkalarını da hor görmemek gerek.
Xxxx
Fakat bir sıkıntı var. O insanlara ne kadar önemli olduklarını hissettirdiğinizde herkes Erol Günaydın gibi davranmıyor. Kendilerini bulunmaz hint kumaşı, fasulye gibi nimet olduklarını düşünüp nazlanmaya, can sıkmaya başlıyorlar. Ah insanoğlu, ne kadar karmaşık bir varlıksın. Bu kadar karmaşanla, bu kadar ayrıntınla seni Allah’dan başkası yaratamazdı.
İnsan bedenini anlamak ve anlatmak her zaman mümkün. Her bir beden organının tüm muhteşemliğine, mükemmelliğine rağmen anlamak ve anlatmak mümkün. Ama o içine üflenen ruh yok mu, o ruhun sana yaptırdığı davranışlar yok mu!
İşte zor olan bu.
Vahiyde, Allah Resulüne hitaben, ‘Sana ruhtan soracaklar, onun künhünü Allah bilir’ anlamında kelam var.
Başkaları sizi nasıl algılıyor, önemli mi? Evet çok önemli.