KENAN SÖNMEZLER

KENAN SÖNMEZLER

BİRLİKTE NEZLE BİLE OLAMIYORSANIZ!

Bayram’ı tatilde geçirip de “nerede o eski bayramlar” havası atanlardan değiliz biz. Bayram öncesi çıkarız tatilimize, ne trafikle boğuşuruz ne de bayram magandaları ile kapışırız.
Tenhadır her yer. Millet “Bayram” hazırlığındayken biz “Bayram” ederiz anlayacağınız. Döndüğümüzde de tatil eziyeti çekenlere kıs kıs güleriz hani bıyık altından.
Girne’deydik bayram öncesi. Aile mutluydu, herkesler eğlendi ben hariç!..
İnsan 40 derecede nezle olur mu arkadaş… Ben oldum…
Gülmeyin. Hem sanılmaya ki yalnız soğuk üşütür, en kötü soğuk almalar sıcak yüzünden olanlardır. Bir türlü geçmek bilmeyen düşünmeyi bile zorlaştıran nezlenin adı yaz nezlesi değil midir?
Lafı hiç dolaştırmadan nezleye getirdim ya, ben tatil hengamesini yazmaktan kurtuldum siz de kafa yormaktan…  Hani sahiller boşmuş. Turist neden gelmiyormuş? Hayat pahalıymış. İşsizlik almış başını gidiyormuş falan yok arkadaş… Nezle var, evlilik var pakette…
Unutmayın, nezle bir ailenin mutsuzluk göstergesidir aynı zamanda!
Bir evlilikte kadın ve erkeğin farklı zamanlarda nezle olması aile içi bağlarda gevşek bir dönemin de ifadesidir... Bu durum kişisel ilişkilerin kesintiye uğraması anlamına da gelir.
Nezle yükünü ortaklaşa taşıyacak kadar  “yakın” olmayan çiftlerin yaşamın yükünü ortaklaşa taşıyabileceklerine nasıl güvenilir?
Bir evlilikte kadının yürekten oynadığı en ateşli rol “anne” olmak. Bir erkeğin ise yüreğinde yatan arslan kıyısından köşesinden de olsa bekarlığı sürüp götürmek…
Haydaaa laf lafı açtı. Tatilden nezleye nezleden evliliğe geldik dayandık…  Birlikte nezle bile olamıyorsanız bu evlilikte sorun vardır demiştim de ortaya birtakım saçma sapan veriler  atmıştım hani… Bu verilerden yola çıkarak çözüme, hangi yöne doğru yaklaşılabilir? Başlayıp bırakalım:
1-      Kadınlar kocalarına evlatlarına olduğu gibi şevkat ve hoşgörü ile davranmalıdırlar.
2-      Erkek olacak yaratıklar, karılarına anaları gibi nazlanamayacaklarını bilmelidirler. Ailede kendilerinden başka “baba” yoktur.
Erkekler karılarından şevkat görmeye, çoğu zaman dilleri buruşmuşçasına, dudakları çatlamışçasına susamışlardır. 
Genç evlilerin köpeği vardır. Erkek karısına şaşkınlıkla soruyor:
“Bana mı dedin sevgilim diye yoksa köpeği mi çağırdın?”
Evet, tebessüme geldi sıra…
Meyhanede doğum günü kutluyorlardı. Adam zaten koca göbekli  bodur biriydi. Üç kat gerdanı patlak gözleri vardı. Patlıcan burnu olduğu gibi lahana kadar da keldi. Arkadaşları birkaç kadehten sonra, Hızır gelse ne isteyeceğini sordular. O zaten aklına koymuştu:
“18 yaşında bir sarışın kızla evlenmek istiyorum. Sofia gibi göğüsleri, Marlene gibi bacakları, Brigitte gibi dudakları olmalı.” Arkadaşları karşı koydular.
“Ama bir şeyi eksik bıraktın kör de olması gerekirdi.”
Böyle düşlere dalmanın sonunda nereye varıldığının resmi ise aşağıdadır:
Alman kızı dedesine gelip müjdeyi verdi. “Dün Bob ile nişanlandık” diye. “Kim bu Bob neci?” diye sorunca da anlattı:  “Babasının Amerika’da büyük sığır sürüleri varmış.” Dede yine de güvenmedi:
“Ben de 30 yıl önce bir Amerikalı Miss ile nişanlandım. Onun da babasının büyük sığır sürüleri vardı. Sonunda kala kala bir öküz kaldı. O öküz de bendim.”
Haftaya görüşmek dileği ile sağlıkla kalın efendim… 

 

<