Bir uzun ince yol ki…
Biyografik roman kaydıyla Tura Yayınları’nda Ahmet Özdemir imzalı bir roman yayınlandı. 240 sayfa, mat kapak, kitabın ismi ve kapak resminin bir kısmı parlak. Kapak resimi Mualla Tetik eseri. Ocak 2017 tarihinde İstanbul’da yayınlanmış.
Xxxx
Hayat hikeayesi romanlarının yazılması hem kolaylık hem de zorluk içerir. Kolaylık içerir, konu bellidir, Anlatılacak hikeaye bellidir, romanın kahramanı önümüzdedir. Kurgulama sadece bir pilandan ibarettir. Yazar neyi ne zaman, hangi sırayla anlatacağını tespit edecek ve yola çıkacaktır.
Zorluk içerir. Anlatılacak kahraman tektir. Etrafındaki bireyleri tanımak, onların ruh tahlillerini yapmak kolay değildir. Bir belgesele dönüşmesi her an mümkündür. Ama tam belgesel de olmayacaktır. Çünki bir takım aile fotografları, mektupları, tapu, mahkeme evrakı konulmayacaktır. Yani biyografik roman yazmak çok da kolay değildir.
Xxxx
‘Biyografik romanın yazılmasını rahmetli Hasan Süzer arzu ediyordu.Kendisinin özel olarak alınmış ses kayıtlarını, çeşitli gazetelerin derlemelerinin taranmasını easa aldım. Hasan Süzer’i yakından tanıyan yüze yakın arkadaşı, işadamı, bilim adamı, sanatçı, çalılan ve gönül adamıyla görüşüldü. Onların duygu ve düşünceleri dinlendi. Onların bir çoğu şimdi hayta değil. Hasan Süzer’in kültür, eğitim, turizm,sağlık, sipor, toplum alanında yaptığı hizmetler, bıraktığı eserleri inceledim, fotografladım.’
Ahmet Özdemir Hasan Süzer’in biyografik romanını yazmaya nasıl hazırlandığını böyle anlatıyor.
Xxxx
Sivas, Malatya, Gaziantep Hasan Süzer için çok önemli yaşam alanlarıdır. Romanda bu üç il kasaba, köy ve şehir olarak, insanlar olarak çok maharetli biçimde anlatılıyor. Bir eşeğe nöbetleşe binen bir ailenin, Gaziantep’teki Amerikan Hastanesi’nde ölüp kimsesizler mezarlığına gömülen bir annenin oğlu olan Hasan Süzer’in başarıya tırmanışı ve en tepelere ulaşmasının romanı yazılmış.
Hasan Süzer Pera Palas otelinin sahibi, Agahta Christie, Tamara Rand, Mustafa Kemal ve daha bir yığın şöhretle birebir ilgili.
Xxxx
Kitap yer yer bir edebiyat harikasına dönüşürken, yer yer de bir belgesele, ya da bir hatıra kitabına dönüşüyor. Gaziantep’e geliş, Ali Süzer ve hanımının anlatıldığı, Gaziantep halk biliminin konuları anlatılırken roman şaheser derecesine ulaşıyor. Ahmet Özdemir gerçekten çok başarılı bir romancı. Hem adı geçen coğrafyanın, hem Alevi-Bektaşi irfanı öyle güzel anlatılıyor ki, eser bir roman olduğu kadar bir halk bilimi eseri de oluyor.
Xxxx
Kitapta yayınevinin ihmali olarak gördüğüm kimi dizgi hataları var. Yayınevleri ne yazık ki, yayınlayacakları eserleri birsine okutmuyorlar. Yazardan geldiği gibi yayınlıyorlar. Yazar da beynindeki doğruyu yazıyor. Ama harflere yanlış basıyor. Sonra göz atsa bile insan kendi yanlışını çok rahat göremiyor.
Sunuş yazısında ehli keamil deyişi var. Doğrusu ehli kemal olmalıdır. Kemal olgunluk, keamil, olgunluk sahibi demektir.
Kitap ta en çok da dikkatimi çeken de ve da’ların ayrı yazılması gereken yer konusunda bir yanlış bilgilenme var.
Xxxx
Ukalalık yapmadan rahat edemem.
Osmanlıca’daki dahi kelimesi yerine Cumhuriyet Türkiye’sinde de ve da kullanılıyor. Nerede, ne zaman ve kimde olduğunu belirtirken de ve da bitişik yazılıyor. Bunun dışında de ve da’lar ayrı yzaılıyor.
Misal bir cümle ile meseleyi noktalayalım.
Haftanın her Salı gününde, Ahmet bize gelir,Aynı gün Hüseyin de gelir. Gazeteciler Cemiyeti de Türkiye Yazarlar Birliği de dernekler yasasına göre yönetilir.