RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Bayrak şairi

Bayrak şiiri ve şairi hemen herkesin bildiği bir isim. Arif Nihat Asya. 7 Şubat 1904, İnceğiz, Çatalca, İstanbul  doğumludur ve  5 Ocak 1975, Ankara’da vefat etmiştir. Karşıyaka mezarlığında haşir sabahını beklemektedir..Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerindendir. Sade bir üslupla milli değerleri ve dini heyecanları işleyen şiirler yazmıştır.Bayrak, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Fetih Davulları, Selimler, Kubbeler, Süleymaniye en tanınmış şiirleridir. Bayrak şiirinden dolayı Türk edebiyatında Bayrak şairi olarak da anılır. Demokrat Parti listelerinden Adana ve Eskişehir milletvekilliği yapmıştır. Asıl adı Mehmet Arif'tir.Emekliye ayrıldıktan sonra Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah gazetelerinde yazılar yazdı. Aralık 1974'ün sonlarında hastalanarak hastaneye kaldırıldı; 5 Ocak 1975'te vefat etti. Kabri, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'ndadır.
xxxx
Milliyetçi şiirleriyle tanınan Arif Nihat Asya, yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirler yazmıştır.  Birinci dünya savaşı yıllarında Türkiye’de Enver Paşanın estirdiği milliyetçilik duyguları ve milli mücadele yıllarında onun Kastamonu’da bukunması milliyetçi şiirler yazmasının ana sebebidir.
Şiirlerinde halk ve divan edebiyatı nazım şekilleri yanında modern edebiyatın nazım şekilleri de yer almıştır. En çok kullandığı nazım şekli ise Rubaidir; rubailerden oluşan beş ayrı kitap yazmıştır.
İşlemiş olduğu başlıca temalar kahramanlık ve tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket güzellikleridir.[2] Şiirleri arasında, Ebced hesabı'yla tarih düşürdüğü manzumeler de önemli bir yer tutar.
Şiirlerinde günlük Türkçeyi bir sanat dili haline getirerek kullanan Arif Nihat'ın rahat, özentisiz ve sade bir üslubu vardır.[2] Şiiri üzerinde Yahya Kemal'in açık tesiri görülmektedir.[2]
Sosyal ve siyasal konuları, yurt gözlemlerini, arkadaşlarını, yakın çevresini, tarihi konuları, dini meseleleri, aşkı, tabiatı konu alan nesir türünde eserleri bulunur.
Xxxx

Aruz, hece ve serbest vezinleri başarıyla kullanan şairin başörtüsü adlı şiirine göz atalıma
 
Ne demekmiş “Yasak! ” 
İşiniz mi kalmadı Yapacak? 

Ne diye karışırsınız 
Saçımıza-başımıza, 
Bizi oyuncağınız mı sandınız 
Bakıp yaşımıza? 

Sebebini anlatamayacağınız 
Çocukça bir devrin hevesinden 
Karşınızdaki en güzel portreleri 
Mahrum ettiniz çerçevesinden! 

Kim demiş, ki: “Başörtüsüydü o! ” 
Başımızın -renk renk- Süsüydü o! 

Altında saçlarımız, 
Arkadan, ne hoş sarkardı; 
Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır... 
Kimimizde, su olup akardı! 

 

Şu, bu nâmına “Yasak! ” demiş 
Bulundunuz, tezelden; 
Ne olurdu, anlasaydınız biraz da, 
Güzellikten, güzelden! 

Siz, bizden değilsiniz, 
Tanımıyoruz hiç birinizi, 
Çekin başımızdan 
Ellerinizi! 

Bir gericilik tutturmuşsunuz; 
Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu... 
Üstelik, ninemizin başımızda 
Taşıdığımız hatırasıdır bu! 

Dediniz: “Çıkacak başınızdan 
Başörtünüz! ” 
Alın -öyleyse- onunla 
Yüzünüzü örtünüz!       
      

Bu şiirde Türkiye’nin uzun yıllar siyasi malzemesi olmuş başörtüsü meselesini işleyen şair, ilk iki mısrada tam kafiye (ak-ak) ses benzeşmesini kullanırken diğer dörtlüklerde ab-ab sırası izlemiş ve zengin kafiye kullanmıştır.
Meseleyi de gayet güzel ifade etmiştir.
İkinci dörtlükte (aşımıza-aşımıza), üçüncü dörtlükte (evesinden-evesinden), dördüncü dörtlükte (üşüydü, üşüydü), beşinci dörtlükte (kardı-kardı), altıncı dörtlükte (zelden-zelden), yedinci dörtlükte (rinizi-rinizi) ses benzeşmelerini kullanmış. Tabi yedinci dörtlükte rinizi benzeşmesinin nizi eki rediftir.

Arif Nihat Asya Üsküdar Mevlevihanesine intisap ederek orada çile çekmiş ve şeyhlik makamına da ulaşmış bir insandır. Ancak ne var ki daha doğmadan babsını, üş yaşındayken de bir başkasıyla evlenerek Filistin’e gelin giden annesini kaybederek baba tarafı akrabalarının yanında yetişmiş bir insandır. Duygusal şahsiyetinin oluşmasında bu hallerin etkisi büyüktür.

<