RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Batıya anlatmak

Bir felsefecinin Haddini bilmeli, çaresizliğini bilmeli’ başlıklı yazısını okudum. Akşam gazetesinde  1 Kasım 2009 tarihinde yayınlanmış yazı.’Elbette insan aklı sınırlıdır. İnsanın Tanrı olmaya soyunması değildir. Çünki felsefe haddini bilmekle başlar. Sokrates Atina meydanında dolaşıyor ve hiç bir şey bilmediğini söylüyordu. Çünki  bildiği konusunda kuşkuları vardı. Bildiğini söyleyenleri hep eleştiriyordu. Demek ki felsefe haddini bilme ile yapılabilecek, sınırlarını bilme, çaresizliğini bilme ile yapılabilecek bir etkinliktir.’

Xxxx

Ahmet İnam imzasını taşıyan bu yazı güzel bir felsefe yazısı diye okumaya devam ederken bir başka cümleye gelindiğinde ‘vay başıma gelenler’ feryadı yükseliyor dudaklardan.

‘Felsefeyle girişilen ilişki, dolu ve zor bir yaşamdır. Ama bizim Türk toplumunun buna ihtiyacı var. Eğer taklitçi olmayacaksak, eğer hayatımızın hikeayesini, bu topraklarda binlerce yıldır devam eden İslam öncesi ve İslam sonrası kültürün içindeki hayatımızı yorumlayıp  Batıya anlatabileceksek, burada felsefenin çok önemli bir işlevi vardır.’

Eyvah ki ,  eyvah!  Türk toplumu neden hayatını yorumlayıp batıya anlatmak zorunda anlamak mümkün değil. Batı kim oluyor? Batı bir gelişmiş medeniyet. Tamam da başka medeniyetler de var dünyada. Her medeniyet kendi içinde tutarlı ve geçerli değerler üretmiş bir nizamdır. Her medeniyetin ürettiği değer öncelikle kendi ihtiyacını karşılar. Kimi zaman bu değerler başka medeniyetlere de uygun gelebilir. Türk toplumu, milleti neden Batıya anlatmak zorunda? Bu aşağılık duygusundan kurtulmak için artık bir karar verme zamanı gelmiştir, gelmiş olmalıdır.

 

Xxxx

 

Yazının bir başka bölümünde de şunlar söyleniyor<.

Kültürümüzün çok derin bir felsefi içeriği var. Bunu ortaya çıkarmak gerekiyor. Bu kaygıyı duyanlarımızın da sayısının çok olduğunu sanmıyorum. Hangi iktidar geçmişimizi, kültürümüzü, türkülerimizi, şarkılarımızı, masallarımızı Batıya felsefi yorumlarla anlatmaya çalışalım demiştir? Yazar iyi şeyler söylediğini sanıyor, sureti Hak görünümünde. Ama şaşkın ördek gibi yüzüyor. Pergelinin sabit ucu her hangi bir zemine oturmamış. Batı ile yatıp Batı ile kalkıyor. Tüm meselesi batı ile yarışmak, Batılı gibi güya kalkınmak, gelişmek. Hedefinde Batılı olmak var.

 

Xxxx

Kendimize özgü düşünmekten de şikeayetçi yazar. Dindarlarımız bile maddiyatçı olmuş derken bir doğru cümle de ifade eden yazar,  felsefe, araştırma ve düşünce boyutuna önem vermek gerekir diyor. Düşünce boyutu ile felsefe boyutu nasıl birbirinden ayrı boyutlar olabiliyor anlamak güç. Üç düşünür adını anıyor yazarımız, Fuat Köprülü, Ziya Gökalp ve Ahmet Hamdi Tanpınar. Ama bunların Batı filozoflarıyla hesaplaşabilecek boyutta düşünce adamımız yok demektedir.

Son derece yanlış düşünceler. Batı ile yarışım yok. Onlara ne kendimizi ne de irfanımızı kanıtlama zorunluluğu yoktur. Biz başka bir medeniyetin sahibiyiz. Onlar alet edevat yapmakta, biz de renkli düşünceler üretmekte üstünüz. Bizim medeniyetimiz Hakka dayanır, onların medeniyeti maddeye ve güce dayanır.

Xxxx

Türk toplumundan felsefeci çıkmayacağına inanan Ahmet İnam Türkiye’de yaşayan başka milletlerin fertlerinin de başka diller konuştuğunu onların da bizim adımıza felsefe yapabileceklerini hatırlatarak, onlara ümit bağlamış. Türkçe ile felsefenin kıralı yapılır. Medeniyet Türkçesi’ni okuyun, Türk düşünürle tanışın. Kiralık Katil Arıyorum kitabını okuyunuz Vehbi Sınmaz’ı bir düşünür olarak selamlayınız.

<