Atasözlerinin tahlili
Purofesör doktor Mikdat Kadıoğlu’nu bir defa Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ndeki toplantıda
dinledim. Orada Türkiye Meteorol Genel Müdürünün de konuşmacı olduğu toplantıda, ‘Ben Hava ve
su hareketleriyle ilgili tahmin raporlarını Yunanistan Meteorolojisinden alıyorum’ demişti de Türkiye
Meteoroloji Genel Müdürü’nün hiçbir itirazı olmaması kanıma dokunmuştu. Mikdat bey ispati
bilimlerle uğraşan bir ilim adamıydı. Havadan Sudan adını verdiği bir kitap yayınlamış ve o kitapta
atasözlerinin tahlilini yapmış. Bir ilim adamına yakışır bir çalışma. Atasözlerini 4 ana konuda tahlil
etmiş. Afetlere hazırlık, Afetin zararlarını azaltma, Afetlere müdahale, Afet sonrası yapılaması
gerekenler. İyi, faydalı ve ufuk açan bir çalıma.
Xxxx
İbrahim Şinasi, Türk gazeteci, yayımcı, şair ve oyun yazarı. Türk toplumunda Tanzimat’ın ilanı ile
başlayan batılılaşma sürecinin ilk ve en önemli yazarlarındandır. 1826-1871.
19. yüzyılın bu münevver kişisi atasözlerini halkın felsefesi olarak telakki edermiş. Atasözleri ve
deyimler hangi millete ait ise, o millet fertlerinin düşünce yapısını verirmiş Şinasi’ye göre. Milli
Kütüphane Başkanlığı iki cilt olarak yayınlamış Türk atasözleri ve deyimlerini. Mikdat Kadıoğlu’nun
çalışması. İki ciltte on bin yediyüzotuz atasözü ve deyim ele alınmış ve onlar dört sınıfa ayrılmış.
Xxxx
Mikdat Kadıoğlu tasnifine göre Afetlere hazırlık alanında şu sözler öne çıkmış: Akşam güneşidir, çabuk
geçer. Abanın kadri, yağmurda bilinir. Atım tepmez, itim kapmaz deme. Acemi katır, kapı önünde yük
indirir. Ak koyunun, kara kuzusu da olur. Akla gelmeyen başa gelir. Arka su gelinceye kadar,
kurbağanın gözü patlar. Acele ağacın meyvesi pişmanlık olur. Derede tarla sel için, tepede harman yel
için. Deveyi bağla, sonra tevekkül et. Düşman karınca olsa da, sen onu fil san. İşini kışa göre tasarla
da yaz çıkarsa bahtına. Sabahın yiyeceğini akşamdan düşün. Önüne baktığı kadar sonuna da bak.
Xxxx
Afet zararını azaltma tavsiye eden atasözleri:
Ağaç ile kabuk arasına parmak sokulmaz. Ağaç yumuşağını kurt yer. Al malın iyisini, çekme
kaygusunu. Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır. Ateş ile sel dilsiz düşmandı,
seslenmeden gelir. Ateş ve su kimsenin hatırını hesaba katmaz. Ateşin şakası, dostluğu olmaz. Ağaç
ne kadar uzun olsa da balta dibinde hazırdır. Ak akça, kara gün içindir.
Xxxx
Mikdat Kadıoğlu Afetlere müdahale tavsiye eden atasözlerini ise şöyle tasnif etmiş: Acısı olan başta
akıl olmaz. Ağlama fayda vermez. Aalemin ağzı torba değil ki büzesin. At çalındıktan sonra ahırın
kapısını kapatmanın anlamı yoktur. Baktın kar havası, eve gel kör olası. Bir ağızdan çıkan bin ağza
yayılır. Dibi görünmeyen sudan geçme. Yardımsız dünya dönmez.
Xxxx
Türk Atasözü ve Deyimler sözlüğünün afet sonrası ile ilgili olanlarından bazıları ise şöyle sıralanmış:
Ayaz oldu, bulut oldu, geçen günler unut oldu. Duvarı nem, insanı gam yıkar. Acısı olan uyumuş açlığı
olan uyuyamamış. Ağacı kurt, insanı dert yer. Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla olur. Akıl tecrübelerle
olgunlaşır. Akıllı iki kere aldanmaz. Az veren candan, çok veren malda. Bir musibet bin nasihatten
yeğdir. Damlaya damlaya, göl olur.
Xxxx
Şinasi atasözleri için halk felsefesi, hikmeti, derin düşüncesi demekte haklıdır. Bu sözler ilk defa kimin
ağzından çıktı bilinmez. Ama bir ağızdan çıkan binlerce ağza ulaşır ve süzülerek, imbikten damıtılarak
sözün özü, özün özü haline gelir. O sözler tekrar tekrar nesilden nesile aktarılır. Milli akıl, milli ahlak,
milli telakki bu sözlerle nesillere nakledilir. Atasözleri ve deyimleri tarihçiler de, toplum bilimciler de,
edebiyatçılar da, felsefeciler de tekrar tekrar konu edinerek üzerinde çalışmalıdırlar. Atasözleri ve
deyimler üzerinde, masal ve esatirler üzerinde çalışma yapan hiç kimse eli boş dönmez.