RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Anlatanların yalancısıyım

Burada bazı isimler geçecek, Doğru olup olmadığını bilmiyorum. Ama alınması gereken dersler hatırına anlatıyorum.
Necip Fazıl bey bir gün oğlu Mehmet’in edebiyat dersinden ödevini yapmasına yardım etmiş. Ertesi gün Mehmet okuldan gelmiş ama yüzünden düşen bin parça. Necip Fazıl bey sormuş: Ne oldu evladım?
Mehmet cevap vermiş. Seni bütün alem edebiyatçı biliyor. Ama yaptığın ödevden orta not aldım. BU nasıl iş?
Necip Fazıl bey nükteli cevabını vermekte gecikmemiş.
Üzülme evladım. Şarlo da kendisine benzeyenler arasında sonuncu olmuştu.

Xxxx

Adının anlamı domuz salamı olan Bacon, ‘bilgi güçtür’ demiş. Yani ‘bilgi sahibi güçlü kişidir’ demiş. Ülkeleri yönetenler hep okumuş, bilgili ve başarılı insanlardır. Bacon elbette Türkiye’yi hesaba katmadan konuşmuş.Başarılı yazarlar, ömürlerinin yarısını okuyarak geçirmişlerdir. Bacon yine Türkiye’deki yazarları tanımadan konuşmuş olmalı. Kahvelerde, meyhanelerde vakit geçiren insanların okuma alışkanlığı yoktur. Yine yanlış bir hüküm var. Bizim okumuşlarımızın akşam ikinci adresleri meyhanedir. Çoğu meyhanenin adı ikinci adres ibaresiyle ifade edilir.
Bir başka geavur Voltaire, ‘Okuma ruhu yüceltir’ demiş. Bunu kaynak olarak anan kişiye sormak lazım. Gerçekten d ebu sözü Voltaire’den önce kimse söylememiş mi? Söylemiş muhakkak. Ama Batı hayranı insanımız her konuyu anlatırken bir keafiren aıntı yapmadan rahat etmez.

Xxxx

Dilimiz, lisanımız okumakla gelişir. Güzel, doğru, etkili konuşmak için çok okumak gerek. Asıl önemlisi Allah’ın emri ‘Oku’. Yazılmış edebi eserleri, sanat eserlerini okumdan bir şeyler yazmaya heveslenmek asla beklenen başarılı neticeyi vermeyecektir. Bilhassa şiir yazan dostlarımın Türk edebiyatı içinde isim bırakmış şairlerin şiirlerini incelemeden ha bire şiir yazmaları akla ziyan bir haldir.

Xxxx

Bir isim milletvekili aday listesine yazılırken, bazıları itiraz etmiş. Efendim o aptalın biridir. Onu  milletvekili aday listesine koymayalım. Lider demiş ki, nüfusun en az yarısı aptal olduğuna göre onların da temsilcileri olmalı. Yazın.

Xxxx

Behçet Kemal Çağlar, kendisine bir şiirini getirerek ümitle güzel şeyler söylemesini beklemiş heyecanla. Çağlar öğrenciye bakmış ve bu şiiri siz mi yazdınız? Diye sormuş.
Genç, şiiri beğendiğini düşündüğü için biraz da kabararaktan evet efendim, ben yazdım. Çağlar şöyle demiş:
Değerli üstad Tevfik Fikret bey sizi tanıdığıma çok memnun oldum.

Xxxx

Bir tilki bir evin kümesine dadanmış, her gün bir tavuk götürüyor. Ev sahibi bunu izlediği için tilkiye çok kinlenmiş. Tilkiyi yakalamış bir gün, kuyruğuna yağ sürerek alevlendirmiş. Ama bu cezanın ağır olduğuna hükmeden kader, kuyruğu tutuşan tilki can havliyle adamın tarlasına girmiş. Tam da hasat zamanı. Adamcağız tilkinin kuyruğundaki alevlerin mahsulü yaktığını seyredince zalimce davrandığını anlamış ama, iş işten geçmiş elbette.
Her kötülüğe kendisi ceza vermeye kalkarsa insan, zulümdem kurtulamaz ve zulmü eninde sonunda kendisine de zarar verecektir.

Xxxx

Abdullah Işıklar bir gazeteci. Yılların verdiği irfan sahibi bir ışık kaynağı. İrfan kaynağı olarak ondan çok istifade ediyorum. Yeni yayınlanacak olan Mutluyum-Üzgünüm adlı kitabıma kapak nasıl olsun diye istişare ediyorduk. Orada sevgi, seilen, seven, aşık-maşuk, habip-habibe konularına çoklukla yer veriyorum.
Abdulla ağabey bir açılım getirdi meseleye. ‘Bir insan bir insanı seviyorsa, söylesin-söylemesin karşıdaki muhatap da seviyordur. Ama söylemiyor diye sakın sevmiyor sanma diyordu. Çünki sevgi iki tarafı olan bir duygudur ve varlığın mayasıdır’ diyordu.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu muhteşem bir açılım. İnsanlar kaderlerine razı olsalar, sevdiklerini sevmeye devam etseler, karşılık görseler de görmeseler de sevmeye devam etseler ne kadar güzel olacak. Ama öyle olmuyor. Sevdiğini söyleyen, sevdiği kişiden sevgisine karşılık bekliyor ve bu karşılığın ifade edilmeyişinden son derece rahatsız olarak, neden sevgime karşılık alamıyorum diye kinleniyor, öfkeleniyor ve ters davranışlara girişiyor. Bu da karşı tarafı kırıyor, korkutuyor ve söylemediği sevgisini daha doğmadan öldürüyor.
Seviyorsan, mutlaka sevdiğin de seni seviyordur. Bunu bilerek karşılık beklemekte acele etme. Kendi sevgine o aceleyle zarar vereceğini unutma.

Xxxx

Bir meselede anlaşamıyoruz. Aşk mı sevgi mi üstün diye tartışıyoruz. Abdullah ağabey Allah aşkı, Peygamber aşkı diyor, ben Allah’ı ve Peygamberi sevmek diyorum. Bana göre sevgi hasbidir, karşılık beklemez. Katıksız ve sebepsizdir. Annenin evladına sevgisi gibi. Aşk ise bir karşılık bekler. Aşık maşuku ile hemhal olmak, aynılaşmak, yekbeden olmak ister. Bana göre aşkta şehvet var. Sevgide olmayan şey budur. O yüzden aşk kelimesini Mevlana’ya rağmen Allah ve Peygamber için uygun bir söylem olarak kabul etmiyorum.

Xxxx

Mutluyum-Üzgünüm adlı yeni kitabımızda insan, aile, toplum, aşk-sevgi, evlilik, yalnızlık, başarı, mutluluk, hüzün ve yalnızlık gibi soyut konuları ayrıntılı biçimde ele alındı.
Yabancı isimleri anarak bazı harcı alem konulara dikkat çeken Batıcı, istimlak edilmiş beyin sahipleri bu kitabı okuduğunda adını andıkları yabancıların ne kadar yaya kaldıklarını görecekler iddiası içindeyim. Afedersiniz. Ben hep iddiası olan bir insanım. Bu kitap da çağdaş Türkiye’mizde bir Türk düşünür, mütefekkir olduğunu herkese göstereceğimden eminim.

Xxxx
Mutluyum-Üzgünüm AkılFikir Yayınları-İstanbul

<