SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

ANCAK, LOKMAN HEKİM BİLİR..

Lokman Hekim,  şifalı bilgilerle bir “canlanma” ilminin tepe ismidir. Tıp biliminin teknik terimlerini bir tarafa koyarsak, insan sağlığının gümrük kapılarının açan bir dehadır. Toprağın altındaki bitki köklerinden “ölümsüzlük” ilacını bulduğuna dair hastalıklı dokuları iyileştirme mucizesine sahip bulunduğundan söz edilir. Gerçek yönüyle bir efsane hekimdir. Hekimler ve halk arasında hikmet sahibi olduğuna dair çeşitli hikayeler anlatılıyor.

İslam alimlerinin genel ifadesine göre, Lokman Hekim, tabiplerin piridir.

Eski kuşaklar hastalandıklarında şifa beklerken, Lokman  Hekimin kendine özgü formüllerle ürettiği ilaçlardan büyük yararlar görürlerdi.

Bu büyük İslam hekiminin unutulmayan nasihatlerinden bir şöyleydi:

Mum yanar etrafını aydınlatır, fakat kendini eritir. Dünya geçicidir. İnsanın hayatı ise azın, azıdır.”

Lokman Hekim, ölüme nasıl çare bulunabileceğini araştırırken otlar arasında bunun kimyasal birleşiminin bulunabileceğine inanmıştı. Üzüntü, dert ve muzdarip duyguların, beyin içinde büzüşme yaptığına aklı hükmetmişti. Geçmiş zamanın koşullarına uygun ifadelerdeki tanımları, bugünün Türkçesinden uzak anlatıyorum. Lokman Hekim de bu noktadan hareketle beyin için zararlı maddelerin analizine geniş bir zaman ayırmıştır. Beyinin düşmanlarını üreten zararlı maddeleri toprağın altında ve sütündeki bitkilerde incelemiştir.

Bitki kökleri, yeşil yapraklılar ve çiçeklerin özünde hep gizli birşeylerin bulunduğunu devamlı listelemiştir.

Yaşadığı yüzyıllarda “Zat-ı Muhterem” diye anılan Lokman Hekim, umudunu hiç kaybetmeden, edebi hayatı bulma peşinde geçirmiştir. Bunun da otlarda gizli bulunduğuna kendisini devamlı inandırmıştır. Tek inancını şuna bağlamıştır:

“Mutlaka herşeyin yaratıldığı bir alemde ölümsüzlükte vardır..”

Yoğun inancının peşini bırakmayan Lokman Hekim, bir nehrin kenarındaki ağacın dibinde tatlı bir uykuya dalar.. Uykuyla uyanıklık arasında içi süzülürken, hayaline düşen bir ot, birden fısıldamıştır:

“Aradığın ölümsüzlük otu benim.. Filan otla karıştırırsan aradığın sonuca erişirsin..”

Lokman, birden uyku arasından sıyrılarak doğrulmuş ve kendisine beyan olan otu karşısında görmüştür. O anda heybesinden kağıt çıkararak üzerine bir şeyler yazmış ve sakladıktan sonra huzurla yerinden doğrulmuş, yola koyulmuştur.

Efsane bu ya, nehrin üzerindeki köprüden geçerken hızlı bir rüzgarın etkisiyle heybesi suya uçmuş, ölümsüzlük formülü kaybolmuştur.

Hayat mucizelerle doludur. Bu da heybede gizli kalan,. Akıldan uçan bir sonuçtur. Birkaç saniyede, nehrin akıntısında kaybolan Lokman Hekimin heybesindeki ölümsüz hayatın sırları, dünyamızı bugüne kadar meşgul etmiş meraklı bir konudur.. Lokman Hekimin insanlığa sunacağı, sonsuza kadar yaşa gerçeğine, ister inanın, ister inanmayın.. Ama, unutmayın ki, hayat bir devamdır.

Bulunduğumuz çağda, bütün sağlık kurumları, tıp merkezleri, ebedi hayat vadetmeseler de, deney olarak ömrü uzatma peşinde büyük uğraşlar veriyorlar…

Bir farkla.. Günümüzdeki öldürücü virüs Korana’ya karşı henüz etkin bir ilaç veya aşı bulunamadı..

Acaba diyoruz; Lokman Hekimin uyku aralığında kulağına fısıldayan şifalı otun bin benzeri ortaya çıksa da, bahtımızın kilidini açsa.. Sanırım Lokman Hekim, bakarsınız, yararlı sonuçlara ilham verir..

BİR DOĞRU SÖZ: “Bizi mutlu kılan, zengin olmak değil, zenginleşmektir.” (Renan)

<