Ahlaki kişilik
İnsanın kişilik mürekkebinde, toplamında önemli bir yer tutar ahlaki kişilik. Başka insanlarla ilişkilerinde insan ahlaki kişiliğiyle resimlenir. Toplum hemen resmi oluşturur. Yalan söyleyenin ondan sonra hep yalan söylemesi yadırganmaz. Saldırganlık görülen birinden hep saldırganlık görülmek tabi sayılır. Başkalarına saygısızlığı görülen birinden de saygılı davranışlar görüldüğünde garipsenir. Yani il intiba ne ise o insan hakkında zihinlerde bir resim olur ve toplum o kişiden hep o resme uygun davranışlar gördükçe, ‘onun karakteri bu’ diyerek ona çizdiği ahlaki resmi onaylar. Ahlaki kişiliğin resmi, çok seri biçimde zihinlere yerleşir. Belden aşağı konuşan, müstehcen fıkralar anlatan biri zihinlerde bir ahlaki (ahlaksız) kişi olarak yerini alır.
Xxxx
Görüntü verileri önemlidir. ‘başkaları ne derse desin’ bir saçmalıktır. Başkalarının hakkınızda ne düşündüğünden çok, sizin, neler düşünülmesine yol açtığınız önemlidir. Ahlaki kişiliğin de insana yaptırımları vardır. Şunları yapmak ahlaki, şunları yapmak da gayri ahlaki denilen kurallar vardır.
Günümüzde insanların karşı cinsle bir arada oluşu ve arkadaşlıkların oluşmuş olması insanları ahlaki kurallardan sıkça uzaklaştırıyor. Ahlaki kuralları göz ardı edildiğinde kişinin sadece ahlaki kişiliği değil, dini kişiliği de tartışmalı hale geliyor.
Çünki ahlak bizim ülkemizde dinden beslenir.
Xxxx
Hayatı yaşarken sırlar arkasına sığınır kişi. Bir bakarsınız ki, çok şen-şakrak bir insan görülür. O şen ve şakrak insanın abartılı, mübalagalı halleri onun aslında şen olmadığını gizlemeye yetmez. Bakılır ki bir kadın ya da erkek güçlü, zor tip veriyor. İyi bilinmeli ki o maskenin ardında son derece aciz, zayıf, güçsüz birisi saklanmaktadır.
İnsanlar güçlü göründükleri rollere sıkı sıkıya sarılırlar. Aciz ve zayıf oldukların hem o başarılı oldukları role sıkı sarılmakla saklaya bildikleri gibi, aslında aciz ve zayıflıklarını unuturlar da.
Bazen bir insana bakarsınız. Adeta bu iş için yaratılmış gibidirler. İşinde öyle yetkin, öyle başarılıdır ki, onun başka bir alanda, başka bir işte aynı başarıyı göstermeyeceğini düşünürsünüz. Gösterirler. Aynı başarıyı yakalarlar. Ama yine sadece o işde.
Xxxx
İnsanlar kimi zaman durup düşünmelidir. Nasıl bir hayat sürüyorum diye kendilerine sormalıdırlar. Hayatı lay lay lom olarak mı yaşıyorsunuz, bir işte fani olmuş, kendinizi işinize ve mesleğinize vermiş olarak mı günlerinizi geçiriyorsunuz. Bir bakmak lazım. İster titreyerek, ister titremeyerek kimi zaman insan muhasebe yaparak kendine gelmelidir.
Mesela hiç ibadet ettiniz mi, hiç ibadethanenin kapısından içeriye girdiniz mi, sizin günlük yaşantınıza bakarak, ‘Bu insan Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Allah’a inanır, inanmaz denebilir mi? Yoksa hep işinizle mi meşgulsünüz? Hayatınızda başka kişilikler, yada kişiliğinizin başka yanları yansır mı? Tek düze misiniz?
Xxxx
Ahlaki yaptırımları hiçe sayıyorsa insan, eninde sonunda ahlaksız nitelemesiyle karşılaşacaktır. İyilik yaparak, her insana sevgiyle yaklaşarak, herkese tebessüm göstererek ahlaki zaafların görmezden gelinmesini kimse sağlayamaz. Günün birinde o tebessümün perdeleme, iyiliğin de korkaklık olduğu ortaya çıkar.
Hep karşı cinsten biriyle oturup kalkıyorsa insan, sık sık birileriyle olur olmaz yerde görünüyorsa insan, mutlaka bir etiket yapıştırılacaktır. Bu etiket ahlaksız olduğu gibi namussuz da olabilir. Bu etiketi yapıştıranlar zanda bulunarak günah işlemiş olurlar. Ama insanları bu zanna zorlayan kişi de hiç masum değildir.
Şakalı bir deyişimiz var. Malını açığa bırakarak hırsızı günaha sokma.
Xxxx
Duygusal kişilik oturmamışsa, gelişmemişse, üstüne üstlük ahlaki kişilik de yeterince gelişmemişse, çevredeki insanlara zarar verilir. Onları kötü zanna sahip hale getirmek onlara zarar vermektir.