ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

40 FIRIN EKMEK

Dilmen ve Çetin çok başarılı futbolculuk kariyerlerine sahip olmalarına rağmen üzülerek söylemem gerekir ki, başarısız teknik adamlık dönemleri yaşadılar. Dilmen için “Eh işte” diyebileceğimiz tek başarısı 98-99 sezonunda Vanspor’u birinci lige taşımasıydı. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama Ali Şen’in başkanlığı döneminde, 1996-97 sezonunda, belki de Türkiye’nin ilk sportif direktörü olmuştu Rıdvan hoca. O zaman ki ismi Menejerlik’di. Bugünün deyimiyle Sportif Direktör  Rıdvan Dilmen o sezonun ilk 20 haftasında Lazaroni’nin, lig sonuna kadar da Veselinoviç’in patronluğuna soyunmuştu. Sezon sonu bu görevine veda ederken, iki sezon sonra Vanspor’u şampiyon yapınca, bir sonraki sezonda Fenerbahçe’nin teknik patronluğuna soyunacaktı. Henüz beşinci haftada hem de namağlupken erken bir veda yaşanacaktı.

 Bu tecrübeden sonra Dilmen başarılı bir teknik adamlık yapamadı. Altay, Adanaspor, Karşıyaka tecrübeleri Rıdvan hocanın teknik adamlık serüveninde sadece uğradığı istasyonlar olarak kaldı. Ancak sonrasında başladığı yorumculuk kariyeriyle, yaptığı yorumlarla hepimizi teknik, taktik ve futbol aklı yönünden futbola doyurdu. Ve doyurmaya da devam ediyor yaşadığımız şu günlerde. Biliyorum ki, onu dinleyen taraflı tarafsız herkes, onun futbol bilgisine şahit olan her taraftar kendi kendine mutlaka şu soruyu soruyor olmalı; “Dilmen hoca neden bir futbol takımı çalıştırmıyor?”

Oğuz Çetin teknik adamlık kariyerinde biraz daha ihtiyatlı davranmıştı aslında. İlk deneyiminde Fenerbahçe’deydi Çetin. Mustafa Denizli’nin yardımcısı olarak yuvaya dönmüştü. Bu titrini Lorant’la da devam ettirdi. O meşhur 6-0’lık derbide klübede Alman teknik adamın yanındaydı. 2002- 03 sezonunda Lorant memleketine yolcu edilirken, Fenerbahçe’deki teknik adamlık kariyerine çok erken başlayacaktı Oğuz hoca da Dilmen gibi. Hocanın bu tecrübesi sadece dört ay sürecekti. Kayseri Erciyesspor, Gençlerbirliği, Diyarbakırspor, Boluspor dönemleri hocanın belkide hatırlamak istemediği dönemlerdi ve hep kısa sürmüşlerdi. Dikiş bir türlü tutmamıştı. Terim ve Hiddink’le Milli Takımlarda yardımcı antrenörlüğe devam etmişti imparator. 

Dilmen ve Çetin ortak bir hatada birleşmişlerdi Fenerbahçe’ye gelmeden önce. Ham olmaları ve tecrübe noksanlığıydı bu. Gerçi Oğuz hoca, Rıdvan hocaya göre biraz daha donanımlı gelmiş; Lorant’ı kimseler tanımasada, Fenerbahçe teknik direktörlüğüne soyunmadan Mustafa Denizli gibi futbolculuk ve teknik adamlık kariyeri nice başarılarla dolu bir figürle çalışmış, Denizli’nin yardımcı antrenörüyken şampiyonluk yaşamıştı. Ama yaşanan bu başarılı tecrübe Çetin’in Fenerbahçe’nin yükünü kaldırmasına yetmemişti.

FENERBAHÇE’nin HANGİ DİREKTÖRE İHTİYACI VAR?

Şimdilerdeyse Fenerbahçe içinden çıkılmaz bir labirentin odalarında dolaşıyor adeta. Bir ara oradan kurtulacak gibi olsada, saptığı her sokak tek kelimeyle çıkmaz sokak. Emre ve Volkan çok başarılı futbolculuk kariyerleri yaşadılar. Zirveye çıktılar. Hele ki Belezoğlu o zirveye nice bayraklar dikti Avrupa’nın kimi güzide klüplerinde oynayarak ve iz bırakarak. Her ikisine de saygım sonsuz. 

Ancak bir klübün teknik direktörü olmak, yardımcı antrenörü olmak, kaleci antrenörü olmak, bu üçünün mevki olarak üstünde sportif direktörü olmak her baba yiğidin harcı değildir. Hele ki bu Fenerbahçe gibi büyük bir klüpde olacaksa. Kenardan bağırıp çağırmakla, sezonun en hayati maçında hakeme sallamakla, elinde telefonla kırmızı kartla atılan oyuncudan direktif alıp sahanın en iyisi Deniz’i sahanın dışına almakla hiç olmaz. Dilmen ve Çetin ile yaşanılan acı tecrübeler, Belezoğlu ve Demirel’le yaşanmamalı. Gerekli dersler mutlaka alınmalı. Kabahatli olanlar ileriyi göremeyen yönetimlerindir. Olmayacakları oldurmak isteyenlerindir. Bu geçmişte de böyle olmuştur, günümüzde de böyle olmaktadır. Bu işleri yapmak için değil 40 fırın ekmek, 140 fırın ekmek yemek de yetmeyecek gibi sanki.

“Ne kadar söz varsa hepsi düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım gelir.” der Rumi. Yaşanılan acı tecrübeler var geçmişte. Seneye klübede olacak teknik adam da, locada oturacak Sportif direktör veya kimi Avrupa ülkesinde kullanılan tabiriyle futbol direktörü de kuvvetli ve saygı duyulan karakterler olmalı. Acil durumu yaşıyor Fenerbahçe. Çaresizliğe çare bulmak zorunda birileri. Sahi kim o birileri?!!!

<