Provokasyona Gelmeyeceğiz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şimdi biz yeni bir çalışmayı başlatıyoruz. Yeniden yola çıkıyoruz, yeniden Türkiye"yi, aydınlık Türkiye"yi inşa etmek için yola çıktık. Ayrılmayacağız, bölünmeyeceğiz, provokasyona gelmeyeceğiz" dedi.
Türkiye"nin içinde bulunduğu şartları kendisi gibi herkesin bildiğini vurgulayaran Kılıçdaroğlu, ülkeyi aydınlığa çıkarmanın iki aşamasının bulunduğunu, ilk aşamanın ise yerel seçimler olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, 30 Mart"ta sandığa gidileceğini ve karar verileceğini kaydederek, şunları söyledi:
"Kararımız çok önemli. Balıkesir"in, Balıkesirlilerin vicdanına sesleniyorum; özellikle de geçen seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren saygıdeğer yurttaşlarımın vicdanına sesleniyorum; ayın 30"unda sandığa gideceksiniz. Elinizi vicdanına koyup oyunuzu öyle kullanın. İki tane seçenek var önünüzde; ya helalden yana oy kullanacaksınız ya haramdan yana. Balıkesir"e, Balıkesir"in vicdanına soruyorum; neden yana oy kullanacaksınız? Madem helalden yana oy kullanacağız, Recep"in işi bitti. Gidecek mi? Halkın iradesiyle göndereceğiz onu. Demokrasi yoluyla göndereceğiz onu. Düne kadar mağduriyet edebiyatı yapıyordu. "Ben mağdurum". Ne olsa " ben mağdurum" ya kardeşim malı götürdün yine mağdursun. Paraları istifledin gene mağdursun."
"Kavga ettirmek istiyor, kavga etmeyeceğiz"
Bu ülkenin aydınlığı için çaba harcayacaklarını Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Çanakkale"de dedelerimiz kucak kucağa yatıyor. Alın Afyon"u, Antep"i, Urfa"yı, İzmir"i her yerde şehitlerimiz var. Onlar bize güzel bir Türkiye bırakmak için kanlarıyla, canlarıyla bu ülkeyi kurdular. Şimdi biz yeni bir çalışmayı başlatıyoruz. Yeniden yola çıkıyoruz, yeniden Türkiye"yi, aydınlık Türkiye"yi inşa etmek için yola çıktık. Ayrılmayacağız, bölünmeyeceğiz, provokasyona gelmeyeceğiz. Bölmek istiyor, bölünmeyeceğiz. Kavga ettirmek istiyor, kavga etmeyeceğiz. Yani hırsızın dediğini yapmayacağız. Hırsızdan, yalancıdan başbakan olur mu? Hem hırsızdan hem yalancıdan başbakan olur mu? Aynı şeyi ben de söylüyorum, olmaz. Vallahi de olmaz, billahi de olmaz. O zaman yapacağınız bir şey var. Ayın 30"unda sandığa gideceğiz hesabını sormak üzere. Kimin hesabını? İşçinin, çiftinin, emeklinin, ev hanımının hesabını. Kul hakkı yiyenden hesabını soracağız.""
""Aranızda çok sayıda genç var. Sevgili gençler; ülkenin geleceği olan gençler, umudumuz olan gençler sizlere hayranım"" diyen Kılıçdarolu, sözlerini şöyle sürdürdü:
""Sizlere şunun için hayranım; bu ülkede bir diktatöre diz çöktürüp karizmasını çizdiler. O nedenle size hayranım. Attığınız tweetlerde 140 karakter kullanıyorsunuz ama o diktatör 140 karakterden korktu. Onun için size hayranım. Önümüzde seçimler olacak göreceğiz ama gençlere şunu söylemek isterim; genç kardeşlerim ilk kez bu seçimlerde 2,5 milyon genç sandığa gidecek ve ilk kez oy kullanacak. Önünüzde 2 seçenek var ya özgürlükten yana oy kullanacaksınız ya da karanlıktan yana. Neden yana oy kullanacaksınız? Özgürlükten yana. Gençler söz mü? Ben de söz veriyorum ve gençleri kucaklıyorum."
"CHP iktidara yaklaştı şöyle bir ayak sesleri duyuldu"
Kılıçdaroğlu, gençlere saygı duyduğunu ve bu ülkenin teminatı olarak gördüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Baş çalan" ne diyordu? "Baş çalan" bir lafı vardı diyordu ki; "hırsızlık babadan oğula geçer, oğuldan babaya hırsızlık geçmez." Doğru söylüyordu değil mi? Vallahi doğru. Bilal"e hırsızlığı kim öğretiyor? Siz hiçbir babanın oğluna hırsızlığı öğrettiğini nasıl kabul edersiniz? Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Emin olun vallahi billahi ben o çocuğa üzülüyorum, babasına değil. Ne üzüleceğim ona zaten. Dünyalığını yapmış zaten. CHP iktidara yaklaştı şöyle bir ayak sesleri duyuldu, yerel seçimlerden sonra göreceksiniz bir yerlere kaçmayı düşünüyor. Ben onun için iyi bir yer buldum. Sudan. Beşir"in yanına gitsin. Ömer El Beşir uluslararası mahkemede yargılanıp mahkum olan birisidir. Ömer El Beşir"i Türkiye"ye davet etti. Altına kırmızı halılar serdi ve tekrar Sudan"a gönderdi. Ömer El Beşir de yolsuzlukta kimse onun eline su dökemez. Erdoğan"ın eline de yolsuzlukta kimse su dökemez. Bu işleri çok iyi bilir. Uzmanıdır bu işlerin. Ustasıdır bu işlerin. Malı götürür ve der ki; "ben mağdur oldum." Ya nasıl mağdur oldun? Bırak biraz da millet mağdur olsun o zaman, cebinde para olsun. Ömer El Beşir ile bu Erdoğan yan yana geldiklerinde herhalde birisi diyecek ki; "Ben bu toplumu bu kadar böldüm", öbürü diyecek ki; "senin ki hikaye ben daha fazla böldüm." O diyecek; "ben şu kadar mal götürdüm senin ki hikaye, benim götürdüğüm 85 milyar avro" diyecek. Karşılıklı sohbetleri böyle gelişecek. Ama sözüm söz onu Ömer El Beşir"in kucağından alacağım, Türkiye"ye getireceğim ve hesabını soracağım."